İstanbul'da kan donduran bir olay yaşandı. Adeta bir kabus gibi başlayan o gün, küçük bir kız çocuğunun hayatında silinmez bir yara açtı. Başak Gürkan Arslan isimli genç kadın, en güvendiği insanlar tarafından işlenen akıl almaz bir şiddetin kurbanı oldu.
Olay, sıradan bir günde, sıradan bir evde patlak verdi. Hiçbir şeyden habersiz olan Başak Hanım, belki de çayını yudumluyordu ki, hayatının son dakikalarını yaşadığının farkında bile değildi. İşte o an... Birdenbire her şey altüst oldu.
Olay yerine intikal eden polis ekipleri, dehşet verici bir manzarayla karşılaştı. Kan revan içinde kalmış bir ev... Ve bir köşede, donup kalmış, konuşamaz halde küçük bir kız çocuğu. 5 yaşındaki bu masum yürek, annesinin son anlarına tanıklık etmişti.
Küçük Çocuğun İfadesi Yürekleri Dağladı
Olayla ilgili en çarpıcı detay, küçük kızın ifadesinde saklıydı. Polise verdiği ifadede, yaşadığı travmayı tüm çıplaklığıyla ortaya koydu: "Babam annemi tuttu, dedem de kesti." Bu kadar net, bu kadar yalın, bu kadar yıkıcı...
Nasıl anlatılır ki? Henüz hayatın alfabesini öğrenmeye çalışan bir çocuk, ölümün en vahşi haline tanık olmuştu. Oyun oynaması, resim yapması, şarkı söylemesi gereken yaşta, annesinin cansız bedeniyle baş başa kalmıştı.
Zanlılar Tutuklandı
Olayın ardından hızla harekete geçen polis ekipleri, olayda rol aldığı iddia edilen iki şüpheliyi yakalamayı başardı. Mağdurun eşi ve kayınpederi, yargı önüne çıkarıldı. Savcılık ifadelerini aldı, mahkeme tutuklama kararını verdi. Şimdi cezaevindeler, yargı süreci devam ediyor.
Ama sorular bitmiyor: Nasıl olur da bir baba, bir dede, böyle bir vahşete imza atar? Aile bağları, insanlık, merhamet nerede kaldı? Bu sorular, hepimizin zihnini kurcalamaya devam edecek gibi görünüyor.
Küçük kız şimdi yakınlarının yanında. Psikolojik destek alıyor, yaralarını sarmaya çalışıyor. Ama o gözlerdeki korkuyu, o masum yürekteki travmayı silmek hiç kolay olmayacak. Bu olay, toplum olarak hepimizin yüzleşmesi gereken bir gerçeği bir kez daha hatırlattı: Şiddet, en çok evlerimizde saklanıyor.
