
Olay öyle bir andı ki, sıradan bir borç anlaşmazlığının nasıl bir trajediye dönüşebileceğini tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdi. Antalya'nın Alanya ilçesi... Burası turizmin kalbi ama o gün, kalplerden biri durmuştu adeta.
Mehmet K., ismi mahkeme tutanaklarına böyle geçmişti. Gitti, gitti ve sonunda o kapıyı çaldı. Karşısında borçlu olduğunu düşündüğü kişinin babası vardı. O an orada ne yaşandı, tam olarak kimse bilmiyor aslında. Ama sonuç... Sonuç bir cenazeydi.
Savunma: "Bana Bunu Yaptılar"
Mahkeme salonu buz gibiydi. Sanık sandalyesinde oturan Mehmet K.'nin yüz ifadesi ise -insanın içini acıtan cinsten- bir karışıklığı yansıtıyordu. Hakim sordu: "Neden?"
Ve o an geldi. Sanığın ağzından dökülenler, salonu bir anda elektriklendirdi: "Beni dolandırdılar. Paramı aldılar. Bana bunu yaptılar." Cümleler kısa, kesik kesik ama yükü ağırdı. İntikam duygusunun, adalet arayışının sınırları nasıl da aştığının kanıtı gibiydiler.
Ölen adamın ailesi... Onlar için ise hayat bir daha asla eskisi gibi olmayacaktı. Sadece bir borç meselesi yüzünden bir baba, bir eş, belki de bir dede yoktu artık.
Adliye Koridorlarında Yankılanan Soru: Nereye Kadar?
Peki ya şu soru? İnsan hakkını ararken, haksızlığa uğradığında ne yapmalı? Kanunların çizdiği sınırlar var elbette. Ama o an, o öfke anında, her şey silikleşebiliyor işte. Mehmet K. de öyle yapmıştı. Kendince bir 'çözüm' bulmuştu ama bu çözüm, bir ailenin dağılmasına mal olmuştu.
Olayın detaylarına bakıldığında -ki mahkeme süreci bunları ortaya çıkaracak- aslında neyin ne olduğu netleşecek. Ama şu an için ortada acı bir gerçek var: İki taraf da kaybetmişti. Biri canından, diğeri özgürlüğünden.
Alanya'da yaşanan bu olay, toplum olarak bir kez daha düşünmemiz gereken bir konuyu gündeme getirdi. Anlaşmazlıklarımızı çözerken şiddete başvurmak gerçekten bir çözüm mü? Yoksa sadece yeni acıların kapısını mı aralıyor?
Mahkeme kararını verecek elbette. Ama vicdanların vereceği karar çok daha ağır olacak gibi görünüyor.