
Antalya'da hava birdenbire ağırlaştı, sanki şehrin üzerine kara bir bulut çökmüştü. Pastacılar Odası Başkanı'nın ofisinden yükselen silah sesleri, o sıradan iş gününü bir kabusa dönüştürdü.
Olanlar inanılır gibi değildi. Gözlerine inanamayan tanıklar, başkanın önce çalışanına, sonra da ofisteki arkadaşına hiç tereddüt etmeden ateş ettiğini anlatıyor. Sanki bir film sahnesiydi ama maalesef acı bir gerçeklikti.
Güvenlik Kamerası Dehşeti Belgeledi
Olay anının güvenlik kamerası görüntüleri -ki bunları izlemek bile insanın içini acıtıyor- yaşananları tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor. Görüntülerde başkanın soğukkanlı tavrı, insanı gerçekten ürpertiyor. Nasıl olur da bir insan bu kadar sakin bir şekilde böyle bir vahşeti işleyebilir?
O ofiste o gün neler yaşandı, neler konuşuldu bilinmez ama sonuç itibarıyla iki can hiç olmadığı kadar savunmasız kaldı. Silah sesleriyle birlikte her şey altüst oldu.
Şok İçindeki Bir Şehir
Antalya adeta şokta. Pastacılar Odası gibi tatlı ve mutlulukla özdeşleşen bir kurumun başkanından böyle bir vahşet beklenmezdi. İnsan ister istemez düşünmeden edemiyor: Görünüşe aldanmamak lazım, değil mi?
Olay yerine gelen polis ekipleri, başkanı olay yerinden uzaklaştırırken, arkada ise derin bir sessizlik ve iki cansız beden kaldı. Tanıkların anlattıkları, olayın ne kadar ani ve beklenmedik olduğunu gösteriyor. Kimse böyle bir şeyi beklemiyordu, kimse.
Şu an soruşturma devam ediyor. Cinayetin nedeni, arka planı, başkanın motivasyonu... Hepsi soru işareti. Ama bir gerçek var ki o gün o ofiste yaşananlar, Antalya'nın hafızasından kolay kolay silinmeyecek.
İnsan bazen diyor ki, hayat en acımasız senaryoları bile yazıyor. Bu olay da onlardan biri işte. İki aile yıkıldı, bir şehir yasa büründü. Geriye ise cevaplanmayı bekleyen onlarca soru ve derin bir hüzün kaldı.