Hava çarşab gibi ağırdı Aydın'da o sabah. Güneş, toprağın üzerine acımasızca vururken, bulutlar bile bu kasvetli manzaradan uzak durmayı tercih etmişti. Efeler'in o ıssız tarlası -her zamanki sakinliğine ters düşen bir hareketlilikle- birdenbire jandarmanın, sağlık ekiplerinin ve meraklı bakışların odak noktası haline gelivermişti.
Olay, saatler önce fark edilmişti aslında. Civardaki bir çiftçi, tarlasının ortasında alışılmadık bir şekilde yatan bir silüet görmüştü. İlk başta yorgunluktan sızıp kalmış birini sandı belki de. Ama durum hiç de öyle değildi. Yaklaştıkça, içinize işleyen o soğuk gerçekle yüzleşmek zorunda kaldı: 48 yaşındaki bir adam, hayatını kaybetmişti oracıkta.
Jandarma ekipleri hemen olay yerine intikal etti. Çevre güvenlik şeridiyle çevrildi, deliller için titiz bir çalışma başlatıldı. Kimdi bu adam? Ne işi vardı böyle ıssız bir yerde? En önemlisi de, başına ne gelmişti?
İşin garip tarafı, cesette herhangi bir darp izine ya da şiddet belirtisine rastlanmamış olması. Fakat bu, olayın ardındaki gizemi daha da derinleştiriyor. Acaba doğal nedenlerle mi hayatını kaybetmişti? Yoksa görünmeyen, anlaşılması zor bir sebep mi vardı arka planda?
Sağlık ekipleri yaptıkları ilk incelemelerin ardından cesedi Adli Tıp Kurumu'na sevk etti. Kesin ölüm nedeni ancak yapılacak otopsi sonrası netlik kazanacak. Jandarma ise bölgede incelemelerini sürdürüyor. Tanık ifadeleri toplanıyor, kamera kayıtları inceleniyor.
Ortada cevaplanmamış onlarca soru var. Ailesi, arkadaşları ne düşünüyor bu durumda? Belki de en zoru, onlar için. Kaybettikleri sevdiklerinin ardındaki sır perdesi bir an önce aralansın istiyorlardır.
Bu tür olaylar, aslında hepimizi derinden düşündürüyor. Hayat ne kadar da kırılgan. Bir anda her şey tersine dönebiliyor. Aydın'da yaşanan bu esrarengiz ölüm, sadece bir vakadan ibaret değil. Arkasında derin izler bırakan, cevapları hâlâ bulunamayan bir insanlık hikâyesi.
