İstanbul'un kalbi Beyoğlu, dün gece insanı dehşete düşüren bir vahşete taniklik etti. Gece yarisina dogru, sanki bir gerilim filminden fırlamış gibi duran iki karanlik figür, sıradan bir taksi yolculuğunu kanlı bir trajediye dönüştürdü.
Olay, saatler gece yarısını geçe, Beyoğlu'nun o her zamanki hareketli caddelerinden birinde patlak verdi. İki müşteri kılığındaki şahıs, talihsiz şoförü ıssız bir sokaga sürdü. Ve sonra... her şey birkaç saniye içinde oldu. Silah sesleri gece sessizliğini yırttı.
Soğukkanlılıkla İşlenen Bir Vahşet
Saldırganlar -kim bilir hangi karanlık amaçlarla- hiç tereddüt etmeden tetiği çekti. Kurban, olay yerinde can vermedi aslında. Hastaneye yetiştirildi, doktorlar gece boyunca onun için canla başla çalıştı. Ama nafile. Yaraları çok ağırdı. Sabaha karşı, hastane koridorlarında bir anahtarın yere düşme sesi kadar keskin bir sessizlik... ve ardından gelen o acı haber.
En trajik olanı? Katiller, bu hunhar eylemin ardından sanki sadece bir market alışverişi yapmışlar gibi, soğukkanlılıkla şoförün tüm parasını alıp ortadan kayboldular. Arkalarında sadece kan izi ve cevaplanmamış onlarca soru bırakarak.
Polis Tam Gaz Çalışıyor
Olayla ilgili soruşturma derhal başlatıldı. Güvenlik kamerası kayıtları tek tek inceleniyor, tanık ifadeleri toplanıyor. Polis, olayı aydınlatmak için adeta seferber oldu. Fakat şu soru herkesin zihnini kemiriyor: Böylesine insanlık dışı bir eylemi kim, neden yapar?
Bu, sadece bir taksi şoförünün ölümü değil aslında. Bu, hepimizin gündelik hayatta hissettiğimiz o kırılgan güvenlik duygusuna indirilmiş korkunç bir darbe. Beyoğlu'nda, ışıkların parladığı, insanların eğlendiği o caddelerde, kimse böyle bir son beklemiyordu.
Şoförün ailesine, sevenlerine başsağlığı diliyoruz. Umuyoruz ki adalet en kısa sürede tecelli eder ve bu zulmü işleyenler en ağır şekilde cezalandırılır.
