Hayat bazen öyle acımasız dönemeçler sunuyor ki, insanın içini bir anda karanlık kaplıyor. İşte böyle bir trajedi daha yaşandı. Boşanma sürecindeki bir kişi, yaşadığı bunalımın pençesinden kurtulamayarak korkunç bir adım attı.
Olay, saatler içinde bir kabusa dönüştü. Önce eşini soğukkanlılıkla öldürdü, ardından da kendi hayatına son verdi. İnsanın tüylerini diken diken eden bu vahşet, çevredekileri derinden sarstı. "Nasıl olur?" diye soruyor herkes. Cevap yok. Sadece derin bir sessizlik ve anlaşılmaz bir acı.
Sonun Başlangıcı
Boşanma kararı, bazıları için dayanılmaz bir yük haline gelebiliyor. Kimi zaman duygular öyle bir noktaya varıyor ki, mantık tamamen devre dışı kalıyor. Bu olayda da öyle oldu. İlişkilerinin son demlerinde olan çift, belki de en kötü senaryoyu yaşadı.
O anları düşünmek bile insanın içini acıtıyor. Bir anda her şey alt üst oldu. Komşuların anlattıklarına göre, önce yüksek sesler duyulmuş. Sonra... Sonrası zaten hepimizin malumu. Acımasız bir son.
Uzmanlar Ne Diyor?
Psikologlar, bu tür durumlarda profesyonel desteğin hayati önem taşıdığını vurguluyor. "İnsanlar bazen çaresiz hisseder" diyor uzmanlar. "Ama unutmayın, her tünelin bir çıkışı vardır." Ne yazık ki, bu kez çıkış bulunamadı.
Bu olay, aile içi şiddetin ne kadar korkunç boyutlara ulaşabileceğini bir kez daha gözler önüne serdi. Toplum olarak daha duyarlı olmamız gerekiyor belki de. Yanı başımızdaki insanların çığlıklarını duymak için geç kalmamalıyız.
