Ne beklenirdi ki? Tam herkesin "artık yakalanamaz" dediği noktada, beklenmedik bir hamle. Can Holding'in uzun süredir kayıplara karışan patronu Kemal Can, nihayet adaletin pençesine düştü. Öyle sessiz sedasız da değil, tam anlamıyla operasyonel bir baskınla.
Şafak sökmeden hemen önce, İstanbul'un göbeğindeki lüks bir rezidansın kapısı kırıldı. Göz açıp kapayıncaya kadar... Özel harekat ekipleri, uzun süredir üzerine titizlikle çalışılan bir planı adım adım uyguluyordu. Ve işte o an: Kemal Can, henüz uykunun o sıcak kucağındayken, kendini silahlı ekiplerin karşısında buldu.
Firari Günler Son Buldu
Kaç gündür kaçıyordu? Kim bilir... Belki de kendi lüks içindeki hapishanesinde mahkumdu. Şimdi gerçek olan bir şey var: Firari statüsü resmen sona erdi. Savcılık tarafından hakkında çıkarılan yakalama emri, nihayet yerine ulaştı.
Peki nasıl bulundu? İşte burada işin ilginç kısmı başlıyor. Dedikodulara göre, kendi güvenlik önlemleri bile onu koruyamadı. Belki de en güvendiği yerin aslında en savunmasız nokta olduğunu anlamak zorunda kaldı.
Operasyonun Bilançosu
- Şafak vakti düzenlenen operasyonla gözaltı
- Lüks rezidansta gerçekleştirilen baskın
- Özel harekat ekiplerinin titiz çalışması
- Yakalama emrinin nihayet uygulanması
Ve şimdi... Soruşturma derinleşiyor. Kemal Can'ın ifadesi merakla beklenirken, iş dünyasında da şok dalgaları yayılıyor. Can Holding gibi köklü bir şirketin patronunun bu şekilde gözaltına alınması, elbette ki pek çok soruyu da beraberinde getiriyor.
Sonuç olarak, kanun kaçağı olmanın bedeli ağır. İster lüks rezidanslarda saklanın, ister sıradan bir hayat yaşayın... Adalet herkese yetişmenin bir yolunu buluyor. Kemal Can örneği de bunun en son kanıtı oldu.
