Acıpayam'da, gözlerden uzak bir mahallede, sessizliği bozan bir trajedi yaşandı. 85 yaşındaki Meryem G.'nin cansız bedeni, evinde bulundu—ve ardında, cevaplanması gereken onlarca soru bıraktı. İşin en acı tarafı? Olayla ilgili gözaltına alılan şüphelinin, onun torunu olduğu iddiası.
Olay, dün sabah saatlerinde, komşuların "ses gelmiyor, bir bakalım" kaygısıyla kapısını çalmasıyla ortaya çıktı. İçeriden yanıt gelmeyince durum hemen kolluk kuvvetlerine bildirildi. Eve giren ekipler, Meryem G.'nin hareketsiz yattığını gördü. İlk belirlemelere göre, üzerinde darp izleri vardı. Olay yeri inceleme ekipleri hemen çalışmalara başladı; her detay, her iz, adeta bir hikaye anlatıyordu.
Peki ne oldu da böyle bir son yaşandı? Dedikodular mahallede hızla yayıldı tabii. Kimi "aile içi gerilim" dedi, kimi "miras kavgası". Ancak resmi kaynaklar, ölen kadının torunu olan 30 yaşındaki H.G.'nin, ifadesindeki çelişkiler nedeniyle gözaltına alındığını duyurdu. Genç adam, sorgusu devam ederken, savcılık talimatıyla adliyeye sevk edildi.
Adalet Arayışı ve Toplumsal Tepki
Acıpayam halkı olayı konuşuyor—hem de nasıl. Sokak aralarında, kahvehanelerde herkesin dilinde aynı soru: "Nasıl olur da bir torun, büyükannesine bunu yapar?" İnsanlık dramı, toplumsal bir sancıya dönüştü. Emniyet, olayı "şüpheli ölüm" kapsamında ele alırken, otopsi sonucunun her şeyi netleştireceği belirtiliyor.
Bölge insanı, adaletin yerini bulmasını istiyor. Kimi öfkeli, kimi üzgün. Ancak herkesin ortak beklentisi, gerçeklerin en kısa sürede ortaya çıkması. Savcılık, dosyayı titizlikle takip ediyor. Şüphelinin avukatı ise henüz bir açıklama yapmaktan kaçınıyor.
Bu tür olaylar—maalesef—sadece bir suç haberi olmanın ötesine geçiyor. Toplumun ruhunda derin izler bırakıyor. Acıpayam’da yaşananlar, aile içi şiddetin ne denli karanlık sonuçlar doğurabileceğini bir kez daha hatırlattı. Umarız, adalet en kısa sürede tecelli eder ve bir daha böyle acılar yaşanmaz.
