
O gece her şey bir düğün için olması gerektiği gibi başlamıştı. Müzik, dans, kahkahalar... Adana'nın Seyhan ilçesinde bir düğün salonunda hayatın en mutlu anlarından biri yaşanıyordu. Ta ki her şey bir anda tersine dönene kadar.
Damat M.A. ile kayınpederi H.A. arasında çıkan tartışma, kimsenin tahmin edemeyeceği bir trajediye dönüştü. Öfke kontrolden çıktı ve o meşum gece, 11 Ağustos 2022'de, bir silah sesiyle her şey sustu. M.A., cebinden çıkardığı tabancayla H.A.'yı defalarca ateş ederek vurdu. Düğün alayı bir anda matem yerine döndü.
Ortalık bir anda karmakarışık oldu. Bir yanda çığlıklar, bir yanda koşuşturmacalar. Ambulanslar yetişti ancak yapılacak bir şey kalmamıştı. H.A. olay yerinde hayatını kaybetti. Damat ise o gece tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Mahkeme Süreci ve Karar
Adana 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen dava, aslında Türkiye'de aile içi şiddetin ne kadar vahim boyutlara ulaşabildiğini gösteren çarpıcı bir örnek oldu. Sanık M.A., 'kasten öldürme' suçlamasıyla yargılandı.
Mahkeme sürecinde tanıklar dinlendi, olay yeri incelemeleri değerlendirildi. Deliller netti: Bu bir kaza değil, planlı gibi görünmeyen ancak sonucu itibarıyla vahşi bir cinayetti. Savcı, en ağır cezanın verilmesini talep etti.
Nihayetinde mahkeme, sanık M.A.'yı suçlu buldu. Cezası? Üç kez ağırlaştırılmış müebbet hapis. Yani, Türk Ceza Kanunu'nun öngördüğü en ağır cezalardan biri. Karar, adalet bekleyenler için bir teselli oldu belki ama geride kalan yıkılmış bir aile ve asla silinmeyecek anılar var.
Bu Tür Olaylar Neden Oluyor?
İnsan ister istemez düşünmeden edemiyor: Bir düğün gecesi, hayatların birleştiği o özel anda, nasıl olur da bir katliam yaşanır? Öfke kontrolü, silahlanma, anlık çıkan tartışmalar... Hepsi bir araya gelince trajedi kaçınılmaz oluyor.
Uzmanlar, bu tür vakaların altında yatan asıl nedenin toplumdaki şiddet eğilimi ve iletişimsizlik olduğunu söylüyor. Silahın kolay ulaşılabilir olması da cabası. Bir anlık öfke, onlarca yılı hapishanede geçirmeye, bir hayatı sonlandırmaya ve bir aileyi yerle bir etmeye yetiyor.
Bu olay, aslında hepimize bir ders niteliğinde. Öfkemizi kontrol etmenin, iletişim kanallarını açık tutmanın ve şiddetten uzak durmanın ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gösterdi. Ne yazık ki, geri dönüşü olmayan bir yola girildi.