Yeşilçam'ın Bahtsız Güzeli Feri Cansel: Kızının Gözleri Önünde Yaşanan Trajedi ve Filmleri Aratmayan Hayat Hikayesi
Feri Cansel: Yeşilçam'ın Bahtsız Güzeli ve Trajik Sonu

Göz alıcı güzelliği ve perdedeki büyüleyici varlığıyla Yeşilçam'ın altın çağını süsleyen isimlerden biriydi o. Feri Cansel... Adı aşk filmlerinde parlıyor, seyirciler onu izlemek için sinema salonlarını dolduruyordu. Ama kamera arkasında, ışıklar söndüğünde, hayatı hiç de filmlerdeki gibi toz pembe değildi.

Aslında -ve bu acıyı dile getirmek oldukça zor- yaşadıkları senaryolara taş çıkartacak cinsten trajedilerle doluydu. Öyle ki, son sahne kendi evinde, en çok sevdiği insanın, kızının gözleri önünde yaşanacaktı.

Parlak Başlangıçlar ve Acı Bitişler

Kariyeri adeta roket gibi fırlamıştı. Bir anda herkesin tanıdığı, sevdiği bir yüz olmuştu. Fakat işte hayatın garip bir cilvesi mi dersiniz, talihin acımasız bir oyunu mu bilinmez, şöhretin zirvesinde bile içten içe kemiren bir yalnızlık vardı söylenenlere göre.

Set ışıkları, alkışlar, plaketler... Hepsi geride kalmıştı. Yerini gittikçe derinleşen bir sessizliğe bırakırken, Feri Cansel'in hayatı kontrol edilemez bir hızla sona doğru sürükleniyordu.

O Gece: Asla Unutulmayacak Bir Trauma

O korkunç gece her şey altüst oldu. Evinde, güvende olması gereken yerde, en savunmasız anında yakalandı. Ve ne yazık ki, bu acımasız sahnenin tek tanığı küçük kızıydı. Bir çocuğun gözleri önünde yaşanmaması gereken, filmlere bile konu olamayacak kadar sert bir gerçeklikti bu.

Olay yerine ulaşanların anlattıkları, yürekleri burkan cinstendi. İçerisi dehşet verici bir sessizliğe bürünmüştü. Ve ortada, bir anneyle çocuğunu ayıran, asla kapanmayacak bir yara vardı.

Yeşilçam'ın Arkasındaki Sessiz Çığlık

Feri Cansel'in hikayesi, aslında o dönemin parlak ama bir o kadar da kırılgan kadın yıldızlarının yaşadığı zorlukların da bir yansıması belki. Perdede güldürürken, perdenin arkasında gözyaşlarına boğulan, şöhretin soğuk yüzüyle tek başına mücadele etmek zorunda kalan bir nesildendi o.

Günümüzde adını belki sadece sinema tarihiyle ilgilenenler veya o dönemi yaşayanlar hatırlıyor. Ama onun trajik sonu, bize sadece bir yıldızın kayışını değil, aynı zamanda insanın ne kadar kırılgan olabildiğini de hatırlatıyor. Geriye, acı bir son ve izi asla silinmeyecek bir memorya kalıyor.