
Tam altı yıl boyunca sanki yer yarılmış da içine girmişti. Nefesini tutarak yaşadığı o uzun soluklu kaçış, nihayet İstanbul'da son buldu. FETÖ/PDY davası kapsamında hakkında yakalama emri çıkarılan sözleşmeli öğretmen, adeta bir kurgu filmin gerilim dolu sahnelerini andıran bir operasyonla kıskıvrak yakalandı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ısrarlı takibi, emniyetin titiz çalışması... Bütün bu çabalar, nihayet meyvesini verdi. Şüpheli, kendini gizlemek için kullandığı tüm perdelere rağmen, adaletin ısrarlı eli onu buldu. Ve o an geldiğinde, 2018'de başlayan bu uzun kovalamaca, adliye koridorlarında son buldu.
Adalet İçin Kritik Bir Durak: Nöbetçi Mahkeme
Yakalandıktan sonraki süreç, beklenildiği gibi işledi ama hiç de kolay olmadı. İfadesi alındı, savunması dinlendi. Nöbetçi sulh ceza hakimliği önüne çıkarılan öğretmen için karar saati geldiğinde, mahkeme heyeti tereddüt etmedi. 'Tutuklama' kararı, dosyadaki delillerin ağırlığını gösteriyordu adeta.
Peki ya sonrası? Doğru cezaevine... Artık yargı sürecinin bir parçası olacak ve kendisine yöneltilen suçlamalara cevap verecek. Bu arada, o ünlü 15 Temmuz kalkışmasının gölgesi hâlâ üzerinde. Soruşturma, örgüt üyeliği iddiaları üzerine şekilleniyor çünkü.
Şimdi, herkes aynı soruyu soruyor: Altı yıllık bir kayıp zamanın ardından, adalet gerçekten yerini bulacak mı? Cevabını zaman gösterecek elbette. Ama şu bir gerçek ki, firari hayatların sonu genellikle böyle oluyor. Kaçış, sadece ertelemeden ibaret.