
Gazze'de hava aniden karardı. İsrail ordusunun başlattığı saldırılar, zaten yaralı olan bu topraklara bir darbe daha vurdu. Ve evet - resmi rakamlara göre en az 16 masum insan hayatını kaybetti. Kimi evinde, kimi sokağında... Ölüm her yerdeydi adeta.
Olaylar aslında dün öğle saatlerinde başladı. İsrail yetkilileri "güvenlik operasyonu" dedi ama sonuçları katliamdan farksızdı. Füzeler, bombalar... İnsanlar panik içinde sokaklara koşuştururken, ambulans sesleri hiç susmadı. Hastaneler yaralılarla dolup taştı - doktorların ifadesiyle "bir kabus gibiydi".
Uluslararası Tepkiler Büyüyor
Dünya bu olaya kayıtsız kalmadı elbette. Birleşmiş Milletler'den sert açıklamalar geldi, insan hakları örgütleri durumu "korkunç" olarak nitelendirdi. Avrupa Birliği ise tarafları sakinliğe çağıran bildiriler yayınladı. Ama biliyor musunuz? Bu açıklamalar ne kadar işe yarıyor gerçekten?
Bölgedeki bir aktivistin dediği gibi: "Uluslararası toplum her zaman 'endişeli' ama hiçbir zaman harekete geçmiyor." Bu sözler aslında her şeyi özetliyor sanki.
Yaralı Sayısı Artıyor
Ölü sayısı 16 ama - ve bu çok önemli - yaralı sayısı çok daha fazla. Hastanelerdeki sağlık çalışanları adeta seferber oldu ama kaynakların yetersiz olduğunu söylüyorlar. İlaç, ekipman, personel... Her şey eksik. Ve en kötüsü: bu durumun ne zaman sona ereceğini kimse bilmiyor.
Yerel halkın psikolojisi ise tamamen çökmüş durumda. Sürekli bir korku, belirsizlik ve çaresizlik hâkim. Çocuklar okula gidemiyor, insanlar işe... Hayat durma noktasında yani.
İsrail tarafı ise saldırıyı "meşru müdafaa" olarak savunuyor. Ama bu kadar sivil kaybı nasıl açıklayabilirler acaba? Bu soru uluslararası kamuoyunun zihnini kurcalamaya devam ediyor.
Sonuç olarak: Gazze'de durum içler acısı. İnsani kriz her geçen gün derinleşiyor ve uluslararası toplumun somut adımlar atması gerekiyor. Yoksa bu kan durmak bilmeyecek gibi görünüyor.