İzmir'de yaşanan ve yürekleri burkan bir olay, aslında ne kadar da savunmasız olduğumuzu bir kez daha gözler önüne serdi. Ebrar isimli küçük bir kız çocuğu, belki de önlenebilecek bir dizi talihsizlik ve ihmal yüzünden hayata veda etti.
Olayın detayları öyle içler acısı ki—adeta bir kâbus gibi. Küçük Ebrar, doğuştan gelen bir kalp rahatsızlığıyla mücadele ediyordu. Ailesi onun için elinden geleni yapmaya çalışırken, sistemin içinde kaynayıp gitti.
Peki Nasıl Oldu Bu Talihsiz Olay?
İşte asıl can sıkıcı kısım burası. Ebrar'ın ameliyat olması gerekiyordu. Evet, planlanmıştı hatta. Fakat tam da bu noktada bir şeyler ters gitmeye başladı. Ameliyat tarihi defalarca ertelendi. Sebep? Yoğunluk... ya da belki de önemsememe.
Aile çaresizdi. Her seferinde ertelenen randevular, umutların tükenişine sebep oldu. Küçük kızın durumu giderek kötüleşirken, bir çözüm bulunamadı.
Savcılık Harekete Geçti, Peki Ya Sonuç?
Olayın ardından savcılık derhal soruşturma başlattı. İfadeler alındı, raporlar incelendi. Ve ortaya çıkan tablo, gerçekten içler acısı. İhmalin boyutları tahmin edilenden çok daha vahim.
Sağlık çalışanlarından bazıları hakkında soruşturma devam ediyor. Peki bu, Ebrar'ı geri getirecek mi? Maalesef hayır. Ama belki de başka çocukların hayatı kurtulur.
İnsan ister istemez düşünmeden edemiyor—acaba bu, tek örnek mi? Yoksa arka planda daha nice Ebrar'lar mı var? Sistem buna nasıl izin veriyor?
Ailenin acısı tarifsiz. Onlar şimdi, adalet arayışı içindeler. Kaybettikleri evlatlarının ardından, en azından hesap sorabilmenin peşindeler. Peki ya biz? Bu olaydan çıkaracağımız ders ne?
Sağlık sistemindeki aksaklıklar, bürokratik engeller—hepsi yeniden gözden geçirilmeli. Çünkü bir çocuğun hayatı, asla bir randevu ertelemesine değmez.
