
Manisa Adliyesi’nin koridorları dün olağanüstü bir gerilime sahne oldu. 10. Asliye Ceza Mahkemesi, aslında sıradan bir günde, hiç de sıradan olmayan bir davaya baktı. Dört sanık, savcılığın ‘kasten öldürme’ suçlamasıyla talep ettiği ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla yüzleşmek üzere hâkim karşısındaydı.
Olay örgüsü öyle karmaşık ve içinden çıkılmazdı ki, dosyayı incelerken insan ister istemez ‘Bu nasıl bir insanlık?’ sorusunu kendine soruyor. Sanıklar, kurbanı hunharca katletmekle kalmamış, bir de cesedi ortadan kaldırmaya çalışmışlardı. Savcı, iddianamesinde olayı ‘topluma gözdağı vermek isteyen bir çetenin işi’ olarak nitelendirdi. Gerçekten de öyleydi.
Mahkeme Salonunda Gerilim Dorukta
Duruşma salonunda nefesler tutulmuştu. Sanık avukatları son bir umutla müvekkillerinin iyi hâllerini ve pişmanlıklarını vurguladılar. Ama olayın vahameti karşısında söyleyecek çok söz yoktu aslında. Hâkim heyeti, sanıkların eylemlerini ‘canavarca’ diye nitelendirmekten çekinmedi. Ve nihayet beklenen an geldi.
Karar açıklandı: dört sanığın tamamına, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Mahkeme, cezaların infazı için derhal tutukluluk halinin devamına hükmetti. Yani, bir daha dışarıda özgür bir gün göremeyecekler.
Peki Ya Sonrası?
Bu karar, Manisa’da adaletin tecelli ettiğinin en somut göstergesi. İnsan, ‘Adalet mülkün temelidir’ sözünün hâlâ geçerli olduğunu görünce içi rahatlıyor. Sanıklar, temyiz hakkını kullanacaklarını belirttiler. Yargıtay süreci bekleniyor. Ancak, yerel mahkemenin bu denli net ve ağır bir karar vermesi, toplum nezdinde de bir rahatlama yarattı.
Sonuç olarak, Manisa 10. Asliye Ceza Mahkemesi’nden çıkan bu karar, suç işleyenlere göz açtırmayacağımızın en net mesajı. Unutmayalım, kanunlarımız her zaman masumların yanında, suçluların ise karşısında.