
Adliyenin o her zamanki soğuk koridorlarında bugün alışılmadık bir hareketlilik vardı. Nuri Aslan—evet, ismi son günlerde sıkça anılan o isim—nihayet savcı karşısına çıktı. Ama bu sefer sıradan bir vatandaş olarak değil, resmi kayıtlara geçen "şüpheli" sıfatıyla.
Sabahın erken saatleri... Bekleme odasında geçen o uzun, sinir bozucu dakikalar. Aslan'ın yüz ifadesi, içinden geçen fırtınayı ele veriyordu adeta. Kim bilir kaçıncı kez aynı soruları duyacak, aynı cevapları verecekti.
Savcılık Önünde Bekleyiş
O anlar—sanki zaman donmuş gibi. Aslan'ın avukatıyla yaptığı son istişareler, derin bir nefes... Ve kapı açılıyor. İçeri giriş. Basın mensuplarının "Nuri Bey! Bir açıklama?" çığlıklarına kulaklarını tıkayarak.
İfade verme süreci—beklendiği gibi—saatler sürdü. Peki ya sonrası? İşte asıl ilginç kısım orası. Aslan, adliyenin kapısından çıkarken beklenmedik bir tavır sergiledi. Basının karşısına geçti ve şu sözleri sarf etti: "Hukuk önünde hesabımı verdim. Gerçekler en kısa sürede ortaya çıkacak."
Basınla İlişkiler ve Gelecek Beklentisi
Bu kısa ama anlamlı açıklama, orada bulunan herkesi şaşkına çevirdi. Normalde bu tür durumlarda susmayı tercih eden isimlerin aksine, Aslan adeta perdeyi aralamıştı. Peki bu cesaret nereden geliyordu? Belki de temiz olduğuna dair sarsılmaz bir inanç—kim bilir.
Olayın detayları hâlâ sis perdesi ardında saklı. Savcılık dosyayı nasıl değerlendirecek? Aslan'ın bu "şüpheli" statüsü kalıcı mı olacak yoksa geçici bir durum mu? Tüm bu soruların cevabı, önümüzdeki günlerde belli olacak.
Bir kesim "Nihayet!" derken, diğerleri "Acaba?" diye düşünüyor. Türkiye'nin adalet mekanizması—her zaman olduğu gibi—işini yapıyor. Ve bizler, bu hukuki sürecin nasıl ilerleyeceğini merakla takip ediyoruz.