
Ankara'da görev yapan Savcı Ercan Kayhan'ın hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan olay, adeta bir gerilim filmini andırıyor. İşin en tüyler ürpertici yanı ise savcının, kendisini öldüren kişiyle birlikte çektirdiği fotoğrafın ortaya çıkması oldu.
O kare, her şeyi ters yüz eden bir belge niteliğinde. Gülümserken bile bir trajedinin ayak seslerini duyurmak mümkün mü? Görünüşe göre evet.
O Fotoğrafın Hikayesi
Ortaya çıkan fotoğrafta, Savcı Kayhan ve daha sonra kendisine suikast düzenleyen kişi, oldukça samimi bir pozda görülüyor. İkili, adeta eski dostlar gymişçesine bir arada. Bu görüntü, olayın planlı ve detaylı bir şekilde işlendiği iddialarını güçlendiriyor. İnsan ister istemez düşünmeden edemiyor: Güven sandığımız şey ne kadar kırılgan?
Ankara Adliyesi'nde derin bir sessizlik hakim. Meslektaşlarının yüzündeki şaşkınlık ve üzüntü, olayın boyutunu gözler önüne seriyor. Cinayetin, savcının evinin önünde gerçekleştiği belirtiliyor. Silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden Kayhan için soruşturma derinleştirilerek sürdürülüyor.
Sorular ve Şüpheler
Bu fotoğraf nasıl ve nerede çekildi? İki isim bir araya nasıl geldi? İşin içinde başka bağlantılar var mı? Tüm bu sorular, soruşturmanın seyrini değiştirecek nitelikte. Yetkililer, katil zanlısıyla savcı arasındaki ilişkinin dinamiklerini araştırıyor. Fotoğraf, bu ilişkiye dair ilk somut kanıt olarak dosyaya girdi.
Ortada dolaşan dedikodular ise işin rengini iyice değiştiriyor. Kimi iddialara göre bu bir intikam cinayeti, kimi iddialara göre ise daha büyük bir planın parçası. Gerçekler ortaya çıktıkça, Türkiye'nin adliye tarihine kara bir leke olarak düşecek bu olayın perde arkası da aydınlanacak.
Savcı Ercan Kayhan'ın ailesi ve meslektaşları, adalet arayışında kararlı. Onlar, sadece bir cinayetin değil, aynı zamanda güveni istismar eden bir ihanetin hesabını soruyor. Toplum olarak hepimizin sorması gereken bir soru var: Bu, bir istisna mı, yoksa buzdağının görünen yüzü mü?