Şanlıurfa'da dün akşam saatlerinde yaşanan olay, adeta şehrin nabzını durdurdu. Öyle ki, insanın içini burkan, kanını donduran türden bir vakaydı bu. Sıradan bir akşamüstü, mahallede oynayan çocukların sesleriyle çınlarken, bir anda her şey değişiverdi.
Olay yerine ilk ulaşanlar, gördükleri manzara karşısında adeta dili tutulmuş gibiydi. Bir genç, hayatını kaybetmişti ve yanındaki ise daha 14 yaşında bir çocuktu. Evet, yanlış duymadınız - henüz lise çağına bile gelmemiş bir çocuk.
Olayın Perde Arkası
Polis ekiplerinin titizlikle yürüttüğü soruşturma, aslında olayın basit bir tartışmayla başladığını ortaya koydu. İki genç arasında, belki de önemsiz sayılabilecek bir mesele yüzünden çıkan kavga, ne yazık ki trajik bir sonla noktalandı. Şahısların birbirini tanıdığı, hatta aynı mahallede oturdukları belirlendi.
O an orada olan bir tanık, sesleri duyduğunu ancak başlangıçta ciddiye almadığını anlatıyor: "Gençlerin tartıştığını duydum ama bu kadarının olacağını hiç düşünmezdim. Mahalle içinde sık rastlanan bir şeydi aslında."
Küçük Yaş, Büyük Suç
14 yaşındaki failin ifadesi ise adliyede şok etkisi yarattı. Henüz ergenliğin başında sayılabilecek bu çocuğun, işlediği suçun büyüklüğünü tam olarak kavrayıp kavrayamadığı merak konusu. Psikolojik durumunun incelenmesi için uzman görüşüne başvurulduğu öğrenildi.
Emniyet yetkilileri, olayla ilgili soruşturmanın hassasiyetle yürütüldüğünü vurgularken, fail çocuğun ailesinin de ifadesinin alındığı belirtildi. Mahalle sakinleri ise olay karşısında derin bir şaşkınlık ve üzüntü içinde - kimse böyle bir şey beklemiyordu çünkü.
Toplumsal Yansımalar
Bu olay, aslında hepimize bir kez daha düşünme fırsatı verdi. Çocuklarımızın içinde bulunduğu sosyal çevre, aile ilişkileri, arkadaşlık bağları... Tüm bunlar ne kadar sağlam temeller üzerinde duruyor? Uzmanlar, bu tür vakaların altında yatan sebeplerin derinlemesine araştırılması gerektiğinin altını çiziyor.
Şanlıurfa Adliyesi'nde devam eden süreçte, 14 yaşındaki fail hakkında çocuk koruma kanunları çerçevesinde işlem yapılacağı öğrenildi. Mağdurun ailesi ise derin bir acı içinde - kaybın telafisi mümkün değil ne yazık ki.
Bu trajik olay, toplum olarak üzerinde düşünmemiz gereken pek çok soruyu da beraberinde getiriyor. Çocuklarımıza şiddetin değil, diyaloğun çözüm olduğunu nasıl daha iyi anlatabiliriz? Aile içi iletişimde neleri gözden kaçırıyoruz? Belki de en önemlisi - gençlerimizin ruh sağlığına gereken önemi veriyor muyuz?