Oyuncağın masumiyetiyle şiddetin vahşeti nasıl da yan yana gelebiliyor, insan düşünmeden edemiyor. Sakarya'nın Adapazarı ilçesinde yaşananlar, ebeveynlerin en korkulu rüyasını gerçeğe dönüştürmüş durumda.
Bir grup aile, çocuklarının davranışlarındaki değişikliklerden şüphelenmişti - uykularında ani çığlıklar, içe kapanıklık, nedensiz ağlama krizleri. Ve işte o şüphe, bir oyuncak ayının sırtına dikilen ses kayıt cihazıyla kanıta dönüştü.
Kayıtlardaki Dehşet Verici Sahneler
Dinlemek cesaret ister doğrusu. Kayıtlarda, kreş çalışanlarının minik bedenlere uyguladığı şiddet tüyler ürpertici boyuttaydı. Çocukların ağlama sesleri arasında duyulan bağırışlar, hakaretler ve fiziksel müdahale sesleri... İnsanın içini acıtan cinsten.
- Çocukların zorla yemek yedirilmesi sırasında yaşanan tacizler
- Uyumak istemeyen miniklere yönelik fiziksel şiddet
- Sürekli azarlama ve aşağılama içeren dil kullanımı
- Çocukların korkutularak sindirilmesi
Oysa burası onların güvende hissetmesi gereken bir yerdi, değil mi? Ne yazık ki gerçekler hiç de öyle değilmiş.
Ailelerin Kâbusu Gerçek Oldu
Kayıtları dinleyen ailelerin yaşadığı şok ve öfkeyi tahmin etmek zor değil. "Çocuğumuzu emanet ettiğimiz eller onlara işkence ediyormuş" diyor bir baba, sesi titreyerek. Başka bir anne ise "Artık kimseye güvenemiyorum" diye ekliyor.
15 çocuk... Henüz hayatın başında, savunmasız 15 minik. Ve onlara en çok güvenmeleri gereken yetişkinlerin elinde bu vahşet.
Adalet İçin Mücadele Başladı
Olayın ortaya çıkmasıyla birlikte harekete geçen aileler, suç duyurusunda bulundu. Savcılık soruşturma başlattı, kreş geçici olarak kapatıldı. Peki ya sonrası? Bu çocukların yaşadığı travmanın izleri silinebilecek mi? Asıl cevaplanması gereken soru bu bence.
Eğitim sistemimizdeki denetim mekanizmalarının yetersizliği bir kez daha gözler önüne serilmiş oldu. Bir oyuncak ayı sayesinde ortaya çıkan bu vahşet, acaba diğer kurumlarda neler olup bittiğinin de bir göstergesi olabilir mi?
Çocuklarımızın güvenliği söz konusu olduğunda, asla 'ama'ların arkasına sığınılmamalı. Bu olay, hepimiz için bir uyanış çağrısı olmalı.
