İstanbul'da tam üç yıldır karanlıkta kalan bir dosya, nihayet aydınlığa kavuştu. Öyle bir olay ki, insanın aklının alması gerçekten zor. Elektrik sayacıyla oynanmış, üstelik de öyle ustaca ki, kimse fark etmemiş.
Her şey, bir apartman yöneticisinin o anlık içine doğan şüpheyle başladı. "Acaba?" dedi ve yetkililere bir ihbarda bulundu. İhbar, İstanbul Anadolu Yakası'ndaki bir adliyeye intikal etti. Dosya, savcılık masasında tekrar açıldı. Ve işte o zaman, gerçek ortaya çıktı.
Sayaçtaki İnce Oyun
Yapılan teknik inceleme, her şeyi gözler önüne serdi. Elektrik sayacının içine, dışarıdan fark edilmeyecek şekilde, küçük ama etkili bir manyetik düzenek yerleştirilmişti. Manyetik alan yaratılarak sayaç yavaşlatılıyor, böylece normalden çok daha az elektrik tüketilmiş gibi gösteriliyordu. Akıl almaz bir yöntemdi bu.
Olayın en çarpıcı yanı ise, bu düzeneğin kurulduğu andan itibaren tam 108 aylık bir süre boyunca tespit edilememiş olması. Neredeyse bir dekad. Bu süre zarfında, binlerce liralık elektrik enerjisi, resmen çalınmıştı.
Şüpheliye Soruşturma
Savcılık, olayla ilgili olarak bir şüpheli hakkında soruşturma başlattı. Şüpheli, ifadesinde suçlamaları reddetti. Ancak teknik bulgular ve deliller, oldukça ikna ediciydi. Savcılık, toplanan tüm bu kanıtları bir araya getirerek iddianame hazırlığına başladı. Dosya, artık faili meçhul olmaktan çıkmış, adaletin zorlu sürecine dahil olmuştu.
Peki, bu nasıl fark edildi derseniz, işte orası da ayrı bir ironi. Apartman sakinlerinden biri, elektrik faturasındaki anormalliği fark etmiş ve sessizce şüphelenmeye başlamış. Sonrasında ise durumu yönetime bildirmiş. Yani, suçun ortaya çıkmasını sağlayan şey, belki de en basit şeydi: dikkat.
Bu olay, aslında hepimiz için bir uyarı niteliğinde. Günlük hayatın koşuşturmacasında gözden kaçırdığımız küçük ayrıntılar, bazen büyük yolsuzlukların ipucu olabiliyor. İstanbul'da yaşanan bu elektrik hırsızlığı vakası, adeta bir dizi senaryosunu andırıyor. Gerçek hayat, kurgudan çok daha şaşırtıcı olabiliyor, değil mi?
