İstanbul, son derece soğukkanlılıkla planlanmış ve ürpertici bir suça daha tanık oldu. Şehrin göbeğinde, adeta bir gerilim filminden fırlamış gibi duran bu vahşet, hepimizin 'burası çok güvenli' dediği o mahallelerden birinde yaşandı.
Sarıyer'de, lüks villaların arasında sıradan bir gün... Ta ki bir villanın bahçesinde, toprağın altından gelen o korkunç gerçek ortaya çıkana kadar. Evet, acımasızca katledilen bir adam, mezarı bile olmayan bir çukura, son uykusuna bırakılmıştı.
Peki kimdi bu talihsiz kurban? M.A. isimli bir bireydi. Ve onun son yolculuğu, bir güvenlik kamerasının lensine takıldı. O görüntüler, olayın nasıl bir örgütlü suç şebekesi tarafından işlendiğine dair tüyleri diken diken eden ipuçları veriyor.
O an... Kaçırılma anı. Araçla takip, aniden yanaşıp duran bir araç ve ardından zorla içeri çekilme. M.A.'nin son mücadelesi, belki de çığlıkları, o sessiz karelerde hapsolup kaldı.
Şüpheliler? Polis, olayı aydınlatmak için adeta bir saat mekanizması gibi çalıştı. İnce eleyip sık dokuyarak yürütülen operasyonlarla dört kişi gözaltına alındı. Soruşturma derinleştikçe, bu dört ismin olayla olan bağlantıları da netleşmeye başladı. Nihayetinde, 'kasten öldürme' suçundan tutuklanmalarına karar verildi.
O villa... Olayın gerçekleştiği o mekan, artık bir suç mahalli. Adli ekipler orada her bir karış toprağı, her bir delili titizlikle topluyor. Cinayetin nedeni? İşte o karanlık sorunun cevabı henüz tam olarak bilinmiyor. Ama polis, en kısa sürede bu buz gibi soruya da bir cevap bulacağa benziyor.
Bu olay, İstanbul'un güvenli semtlerinde bile ne tür karanlık işlerin döndüğünü, insan hayatının nasıl hiçe sayılabileceğini bir kez daha gözler önüne serdi. Arkada kalanlar ise cevapsız sorular ve derin bir acı...
