İzmir'in masmavi sularla çevrili Foça ilçesi, geçtiğimiz günlerde normalde huzur veren bir pazar gününü aniden kabusa dönüştüren bir trajediye tanık oldu. Doğanın öfkesi, bir anda her şeyi altüst etti.
Bulent Kaptanoğlu ismi, artık Foça'nın hafızasına kazınmış durumda. O gün, her zamanki gibi işine gidiyordu belki de. Kim bilebilirdi ki sıradan bir günün böyle biteceğini?
Dehşetin Başlangıcı
Gökyüzü aniden karardı. Yağmur önce hafif hafif başladı, sonra... Sonrası tam bir felaket. Sanki bütün gökyüzü boşalmıştı Foça'nın üzerine. Sokaklar bir anda nehre dönüştü, araçlar selle birlikte sürüklenmeye başladı.
O anları yaşayanların anlattıkları tüyler ürpertici: "Bir anda her yer su oldu, nereye kaçacağımızı şaşırdık" diyor bir tanık. Başka biri ekliyor: "Hayatımda böyle bir şey görmedim, her şey 10 dakika içinde oldu."
Kaptanoğlu'nun Mücadelesi
Bulent Kaptanoğlu, sel sularının içinde mücadele etti. Belki de hayata tutunmak için her şeyi yaptı. Ama doğanın gücü karşısında insanın ne kadar aciz kalabildiğini bir kez daha gördük.
Arama kurtarma ekipleri gece gündüz demeden çalıştı. Her dakikanın önemi vardı, umutlar tükenmek bilmiyordu. Ta ki o acı habere kadar...
Acı Son
Sonunda, aramalar meyvesini verdi—ama ne pahasına. Bulent Kaptanoğlu'nun cansız bedeni bulundu. Foça'ya hüzün çöktü, bir aile yıkıldı, arkadaşlar derin bir acının içine düştü.
Bu trajedi aslında bize çok şey hatırlatıyor. Doğa olayları karşısında ne kadar hazırlıklıyız? Şehir altyapılarımız bu tür ani felaketlere dayanıklı mı? Bu sorular, cevap bekliyor.
Foça'da yaşananlar, sadece bir sel felaketinin ötesinde—bir insanın hayat mücadelesinin, bir ailenin yasına dönüşmesinin hikayesi. Bulent Kaptanoğlu'nun adı, artık bölge sakinlerinin hafızasında hem bir trajedi hem de bir uyarı olarak yaşayacak.