Günlerden bir gün, sıradan bir trafik denetimi sırasında yaşananlar, sosyal medyada adeta fırtına kopardı. Bir sürücü, alkollü olmadığını iddia ettiği halde, ehliyetini kaybetmek zorunda kaldı. Peki nasıl oldu bu iş?
Olay, gece saatlerinde yapılan rutin bir denetim sırasında patlak verdi. Polis ekipleri, sürücüyü durdurduğunda, klasik soruyu sordular: "Alkollü müsünüz?" Sürücünün cevabı nettir: "Hayır, içmedim." Ancak işte tam da bu noktada işler karıştı.
Kanıt Yok, Ehliyet Gitti!
Polisin alkolmetre testi talebine, sürücü herhangi bir sağlık sorunu olduğunu öne sürerek yanaşmadı. Üstelik, "Zaten içkili değilim" diye diretmesine rağmen, somut bir kanıt sunamadı. Ekipler, bu direnç karşısında işi sıkı tuttu ve sürücünün ehliyetine el koydu.
Olayın en ilginç yanı? Sürücü gerçekten de alkollü olmayabilirdi – kim bilir! Ama kurallar net: Eğer testi reddedersen, sonuçlarına katlanırsın. Ehliyetine el konulması da bu kuralın acımasız bir yansıması oldu.
"Ben Temizim" Demek Yetmiyor
Bu olay, aslında hepimize önemli bir ders veriyor. Trafikte "Ben temizim" demek yetmiyor. Eğer polis bir test talep ediyorsa, bunu reddetmek – alkollü olmasan bile – başını belaya sokabilir. Hele bir de ehliyetini kaybetmek istemiyorsan, kurallara uymaktan başka çaren yok.
Peki ya siz olsaydınız ne yapardınız? Testi kabul mü ederdiniz, yoksa "Ben içmedim" deyip direnir miydiniz? Düşünün bakalım...
