İstanbul'un gürültüsüne alışkın olsak da, bazı olaylar var ki yürekleri ağza getiriyor. İşte öyle bir sahne yaşandı dün sabah, şehrin kalbindeki caddelerden birinde.
Olay, sabahın o erken ve insanların işe yetişme telaşı içinde olduğu saatlerde patlak verdi. Bir servis aracının sürücüsü – kim, neden, nasıl bilemiyoruz – müşterisini almak üzere durduğu noktada inanılmaz bir şey yaptı. Müşterisi daha araca tam binmemişken, aniden gaza bastı ve aracı ileri sürdü!
O anları görenlerin anlattıklarına göre, her şey birkaç saniye içinde oldu. Adamcağız araca binmek üzereydi, kapı açıktı, tam o esnada... Araç aniden hareket etti. Ve maalesef, o talihsiz kişi aracın altında kaldı. İnanması güç, değil mi? Ama oldu işte.
Ve Sonrası: Kaçış!
Peki sürücü ne yaptı biliyor musunuz? Durup yardım etmek, yardım çağırmak şöyle dursun, olay yerinden hızla uzaklaştı! Evet, yanlış duymadınız. Bir insanı ezip, hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam etti. Bu nasıl bir vicdansızlık, nasıl bir pervasızlık anlamak mümkün değil.
Olay yerinde kalan ve yaralanan müşteri, hemen çevredekilerin yardımıyla hastaneye kaldırıldı. Neyse ki hayati tehlikesi yokmuş, Allah'tan bir şey olmamış. Ama ya olsaydı? İşte o zaman bu kaçışın vebali çok daha ağır olurdu.
Peki Ya Şimdi?
Polis, bu akıl almaz hit and run olayının peşine düşmüş durumda. Kamera kayıtlarını inceliyorlar, tanık ifadelerini topluyorlar. Umarız çok kısa sürede bu sorumsuz sürücü bulunur ve hesap verir. Çünkü böyle bir şeyi yapıp, sıvışıp gitmek kabul edilebilir bir durum değil. Trafik canavarı deyip geçiyoruz ama bazen insanlar gerçekten canavara dönüşebiliyor.
Bu olay hepimize bir kez daha hatırlattı: Yollarda dikkatli olmak, sorumluluk sahibi olmak zorundayız. Unutmayalım, her kural bir can için var. Ve böyle bir şey yapıp kaçmak, en büyük insanlık suçlarından biridir.
