Hayat bazen öyle anlar yaşatıyor ki, insan "bu bir rüya" demek istiyor. Ama maalesef bazı rüyalar kabusa dönüşüyor. İrem Helvacıoğlu'nun başına gelenler de tam olarak buydu.
O gün her şey normal başlamıştı. Kimse trajediye doğru süzüldüklerinin farkında değildi. Aniden her şey ters gitmeye başladı - araba kontrolden çıktı, metalin çığlığı havayı yardı ve zaman dondu sanki.
O Anları Asla Unutamıyorum
"Kızımın yüzündeki korkuyu görmek..." diye anlatıyor İrem, sesi titreyerek. "İşte o an hayatımın en uzun saniyelerini yaşadım. Her şey ağır çekim gibiydi ama tepki vermek için zaman yoktu."
Kazanın detayları tüyleri diken diken edecek cinsten. Camlar paramparça, metal bükülmüş, güvenliğin ne kadar kırılgan olduğunu hatırlatan bir manzara.
12 Dikiş ve Travma
Hastaneye ulaştıklarında durum ciddiydi. İrem'in başından yaralanmıştı ve tam 12 dikiş atılması gerekecekti. "Kafamda hissettiğim o acı..." diye düşünüyor bir an. "Ama asıl acı, kızıma bir şey olacak korkusuydu."
Şu an iyileşme sürecinde olan sanatçı, fiziksel yaraların zamanla iyileşeceğini ama psikolojik etkilerin daha kalıcı olduğunu itiraf ediyor. "Arabaya binmek hâlâ zor geliyor" diye ekliyor.
Hayata Tutunma Sanatı
Peki insan böyle bir deneyimden sonra nasıl toparlanır? İrem'in cevabı net: "Sevdikleriniz için güçlü kalmak zorundasınız. Kızım benim her şeyim - onun için savaştım."
Bu olay bize şunu bir kez daha hatırlattı: Hayat bir anda değişebilir. Bugünün kıymetini bilmek, sevdiklerimize sıkı sıkı sarılmak... Belki de İrem'in yaşadıklarından çıkarılacak en büyük ders bu.
Sanatçı, sosyal medyadan paylaştığı duygusal mesajlarla sevenlerinden destek görüyor. Herkesin ortak dileği ise aynı: Bir daha böyle acı tecrübeler yaşamaması.