
Marmara Bölgesi'nde gerilimin her geçen gün arttığı o meşhur fay hattıyla ilgili konuşan jeolog Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, adeta bardağı taşıracak son damlanın ne zaman düşeceğini tartıştı. Üşümezsoy'un analizleri, İstanbul'u bekleyen senaryolar hakkında oldukça net bir tablo çiziyor.
Şöyle ki: Marmara Denizi'nin derinliklerinde uyuyan dev - yani ana fay - eğer uyanırsa, işte o zaman gerçekten ciddi sonuçlarla karşı karşıya kalacağız. Üşümezsoy'un ifadeleriyle, "Bu fayın kırılması demek, sadece bir sarsıntı değil, adeta bölgenin jeolojik kodlarının yeniden yazılması anlamına geliyor."
Peki Bu Kırılma Ne Zaman Olacak?
Aslında kimse kesin tarih veremez - bu işler böyledir - ama Üşümezsoy'un vurguladığı nokta şu: Fay hattı üzerindeki stres birikimi kritik seviyelere ulaşmış durumda. Yani doğanın sabrı giderek tükeniyor diyebiliriz.
"Depremlerin zamanlamasını tahmin etmek, hava durumu tahmini gibi değildir" diyor ünlü jeolog. "Ancak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, Marmara'daki bu sessizlik aslında en büyük gürültüyü hazırlıyor."
İstanbul İçin Ne Anlama Geliyor?
Eğer ana fay kırılırsa - ki bu sadece bir 'eğer' değil, zaman meselesi - İstanbul'un hissedeceği etki, fayın hangi segmentinin kırıldığına bağlı olarak değişecek. Üşümezsoy'un haritaları üzerinde gösterdiği gibi, bazı senaryolarda şiddetli sarsıntı, diğerlerinde ise daha uzun süreli ama daha az şiddetli bir deprem yaşanabilir.
Şehir planlamacıları ve acil durum ekipleri için bu analizler altın değerinde. Çünkü hangi senaryonun gerçekleşeceğini bilmesek de, her ihtimale hazırlıklı olmak zorundayız. Üşümezsoy'un da dediği gibi: "Deprem değil, hazırlıksız olmak öldürür."
Jeolojik veriler bize şunu söylüyor: Marmara'nın derinliklerindeki bu sessiz dev, bir gün mutlaka uyanacak. Asıl soru şu: Biz bu uyanışa ne kadar hazırlıklıyız? Üşümezsoy'un çalışmaları, bu hazırlık sürecinde elimizdeki en değerli kılavuzlardan biri olmaya devam ediyor.