Dakikalar önce sıradan bir gün gibi başlamıştı her şey. İnsanlar işlerine güçlerine bakıyor, kimisi kahvesini yudumluyor, kimisi toplantıda not alıyordu. Derken... Birden.
Yerin altından gelen o tanıdık ama bir o kadar da ürpertici uğultu. Masaların hafifçe sallanmaya başlaması. Pencerelerin titremesi. O anda herkesin yüzündeki ifade aynıydı: "Yine mi?"
Panik Anları Kameralara Böyle Yansıdı
Güvenlik kameraları, o kritik anları adeta bir belgesel gibi kaydetmiş. Ofislerde çalışanların bir anda masalarının altına eğildiğini, avm'lerde insanların koşuşturduğunu, restoranlarda tabakların şıkırtısını görüyorsunuz. İnsanın içini acıtan sahneler bunlar.
Bir bina girişindeki kamerada, anne-babasının ellerinden sıkı sıkı tutan küçük bir kız çocuğunun korku dolu gözleri... İşte o an, depremin sadece binaları değil, ruhları da salladığını hatırlatıyor insana.
"Aynı Kabus Tekrar Başlıyor" Duygusu
Uzmanlar zaten sürekli uyarıyorlar ama -insanız sonuçta- unutuyoruz bazen. Ta ki yer yine sallanana kadar. Bu seferki sarsıntı belki kısa sürdü ama o kısa an bile yıllardır içimizde biriktirdiğimiz o büyük korkuyu açığa çıkarmaya yetti.
Şöyle düşünün: Hayatınızın en sıradan anında, hiç beklemediğiniz bir anda, ayaklarınızın altındaki zeminin size ihanet ettiğini hissediyorsunuz. İşte o an hissettiğiniz şey, kelimelerle anlatılmaz ancak yaşayan bilir.
Sosyal Medya Patlaması
Deprem olduğu anda sosyal medya adeta bir deprem daha yaşadı. "Sallandık mı?", "Burası sallandı", "Kim hissetti?" mesajları dakikalar içinde binlerce oldu. İnsanlar birbirlerine ulaşmaya, sevdiklerinin güvende olduğundan emin olmaya çalıştı.
Bu arada -belki de en ilginci- deprem sırasında çekilen o anlık videolar. İnsanların ilk tepkileri, panikle çektikleri görüntüler... Hepsi aslında birer psikolojik belge niteliğinde bence.
Peki ne yapmalı? Uzmanların dediği gibi: Soğukkanlılığı korumak en önemlisi. Ama bunu söylemesi kolay, yapması zor. Özellikle de daha önce büyük depremler yaşamış bir toplum için.
Şu an her şey sakin görünüyor. Ama o birkaç saniyelik sarsıntı, hepimize yeniden hatırlattı: Bu coğrafyada yaşamanın bedeli bu. Hazırlıklı olmak, bilinçlenmek ve -en önemlisi- birbirimize sahip çıkmak zorundayız.
Çünkü deprem değil, hazırlıksız olmak öldürür. Bunu bir kere daha, acı bir şekilde teyit ettik bugün.