İstanbul'da Deprem Sonrası Trafik Kilitlendi: Yoğunluk %67'ye Fırladı!
İstanbul'da Deprem Sonrası Trafik Felç Oldu

O an her şey birkaç saniye sürdü belki, ama etkileri tüm güne yayıldı. İstanbul'da hissedilen o deprem, yerin altından gelen o uğultu, insanları olduğu kadar trafiği de allak bullak etti. Sanki kent bir nefes aldı, sonra tıkandı kaldı.

Öyle ya, deprem bitince herkes bir anda 'acaba evdekiler, iştekiler ne durumda?' diye düşünmeye başladı. Telefonlar çaldı, mesajlar uçuştu. Sonra da o bildiğimiz İstanbul trafiği, bu sefer bambaşka bir boyuta geçti.

Rakamlar Konuşuyor: %67'lik Dev Sıçrama

İşte size çarpıcı bir gerçek: Normal bir günde trafik yoğunluğu %30-40 civarında seyrederken, deprem sonrası bu oran %67'ye kadar tırmandı. Yani neredeyse iki katı! Köprüler adeta araç doldu, ana yollar park yerine döndü.

15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ndeki yoğunluk %64'ü gördü mesela. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ise %61'le onu takip etti. Avrupa Yakası'nda E-5 ve TEM, Anadolu Yakası'nda da D-100 - insanlar bir an önce sevdiklerine ulaşmak için yollara dökülmüştü.

Peki Neden Bu Kadar Yoğun?

  • İnsanlar işyerlerinden hızla ayrılarak evlerine dönmek istedi
  • Toplu taşıma kullanıcıları alternatif arayışına girince özel araçlara yöneldi
  • Okullardan erken çıkan öğrencileri alma telaşı aileleri yollara döktü
  • Ve tabii ki - kim bilir - belki de açık alanlara çıkma içgüdüsü...

Ulaşım uzmanları aslında bunu bekliyordu. Deprem gibi beklenmedik olaylar sonrası insan psikolojisi doğal olarak 'güvenli liman' arayışına giriyor. İstanbul'da bu liman ise genellikle evler oluyor. Ama işte, milyonlarca insan aynı anda hareket edince, sonuç tam bir kaos.

Toplu Taşıma: Alternatif mi, Mağdur mu?

Metrobüs hatları normalden çok daha kalabalıktı. İnsanlar adeta balık istifiydi. Metro istasyonlarında ise uzun kuyruklar oluştu. Deniz yollarına talep arttı, ama onlar da sınırlı kapasiteyle çalışıyordu.

Aslında düşününce, böyle durumlarda toplu taşımanın ne kadar kritik olduğunu bir kez daha anlıyoruz. Ama mevcut kapasite, ani nüfus hareketlerine yetişemiyor maalesef.

Belki de bu olay bize bir şey öğretmiştir: İstanbul'un acil durum planlarında ulaşımın ne kadar hayati olduğunu... Deprem değil belki, ama trafik hepimizi vurdu o gün.

Sonuç olarak, o küçük sarsıntı kentin ulaşım altyapısının ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. İstanbul, her an her şey olabilen bir kent. Ve görünen o ki, trafik de bu 'her şey'in vazgeçilmez bir parçası.