Yine mi? Evet, maalesef. İstanbul'da salı günü, haftanın üçüncü iş günü, trafiğin en acımasız yüzünü bir kez daha gösterdi. Sanki şehrin tüm araçları aynı anda yollara dökülmüş gibiydi. Özellikle sabah saatlerinde, insanları işe yetiştirme telaşı, ana caddeleri ve otoyolları neredeyse geçilmez hale getirdi.
Avrupa Yakası'ndaki durum içler acısıydı. E-5 ve TEM otoyolu üzerinde, özellikle giriş ve çıkış noktalarında, araçlar kilometrelerce kuyruk oluşturdu. Kimi sürücüler, bu duruma alışkın gibi görünse de, yüzlerindeki bezgin ifade her şeyi anlatmaya yetiyordu. Trafik ışıkları ise adeta bir işkence aracına dönüştü – birkaç metre ilerlemek için dakikalarca beklemek… İstanbul’un kabusu yine başlamıştı.
Hangi Noktalar Felç Oldu?
Boğaziçi Köprüsü ve çevresindeki yollar, yoğunluğun en yoğun yaşandığı bölgelerin başında geldi. Ayrıca, Mecidiyeköy, Zincirlikuyu ve Maslak gibi iş merkezlerinin bulunduğu güzergahlar, adeta araç denizine dönmüştü. Toplu taşıma kullananlar ise bir nebze olsun şanslıydı, ancak onlar da doluluk oranlarının yüksekliğinden şikayetçiydi.
Peki ya alternatif yollar? Onlar da en az ana arterler kadar kalabalıktı. Trafik ekipleri, mümkün olduğunca müdahale etmeye çalışsa da, bazen İstanbul trafiğine çare olmak pek mümkün olmuyor. Sürücüler, bir an önce gitmek istedikleri yere ulaşmak için sabırsızlanırken, trafikteki bu bekleyiş sinirleri iyice germeye devam ediyor.
Peki Neden Bu Kadar Yoğun?
Aslında cevap basit: İstanbul. Bu devasa şehir, nüfusu, araç sayısı ve yoğun iş temposuyla trafiği kaçınılmaz kılıyor. Hafta içi işe gidiş-geliş saatleri, özellikle de çarşamba öncesi, yoğunluğun tavan yaptığı anlar olarak kayıtlara geçiyor. Toplu taşıma kullanımının artırılması gerektiğini savunan uzmanlar, aksi takdirde bu durumun daha da kötüleşeceği konusunda uyarıyor.
İstanbul’da trafik artık bir kader değil, bir seçim mi? Belki de. Ama bugün yine birçok kişi, yollarda kaybettikleri zamanı asla geri alamayacak.
