İran'ın başkenti Tahran'da, bugün yaşanan ve yürek burkan bir olay akademi dünyasını yasa boğdu. Tahran Üniversitesi'nin kimya bölümü laboratuvarında -neredeyse rutin görünen bir çalışma gününün ortasında- beklenmedik bir hidrojen patlaması meydana geldi.
Olay anını görenlerin anlattıkları tüyler ürperticiydi. Bir öğrenci, "Önce hafif bir tıslama sesi duyduk, ardından gözlerimizi kamaştıran bir ışık ve sonrasında... Sonrası tam bir kaos" diye anlatıyor yaşadıklarını.
Can Pahasına Bilim
Patlama, maalesef bir akademisyenin hayatına mal oldu. Kimya bölümünde görev yapan ve ismi henüz resmi olarak açıklanmayan araştırmacı, olay yerinde hayatını kaybetti. Üniversite çalışanları, merhum akademisyenin son derece deneyimli ve alanında saygın bir isim olduğunu belirtiyor.
Üniversite yönetimi hemen harekete geçti tabii. Olayla ilgili detaylı bir soruşturma başlatıldığını duyurdular. Ama şu soru herkesin aklını kurcalıyor: Böyle prestijli bir üniversitede güvenlik protokolleri nasıl bu kadar yetersiz kalabildi?
Laboratuvar Güvenliği Yeniden Masaya Yatırılmalı
Aslında bu tür kazalar -ne yazık ki- dünyanın her yerinde ara sıra yaşanıyor. Ama her seferinde aynı acı gerçeği hatırlatıyor: Bilim uğruna ödenen bedeller bazen çok ağır olabiliyor.
Üniversite yetkilileri, basın açıklamasında "gerekli tüm önlemlerin alındığını" iddia etse de, yaşanan bu trajedi tam tersini gösteriyor gibi. Kimya laboratuvarları -özellikle de hidrojen gibi yanıcı gazlarla çalışılanlar- son derece sıkı güvenlik önlemleri gerektirir çünkü.
Bu olay, sadece İran'daki değil, tüm dünyadaki üniversiteler için bir uyarı niteliğinde aslında. Laboratuvar güvenliği konusu bir kez daha -ve bu sefer daha ciddi şekilde- ele alınmalı.
Tahran'daki akademik camia ise derin bir şok yaşıyor. Öğrenciler ve akademisyenler, kaybettikleri meslektaşları için yas tutarken, bir yandan da "Bu nasıl oldu?" sorusuna yanıt arıyor.