
İstanbul'da gece yarısını gösteren saatlerde, bir iş yerinin cephesi adeta bir savaş alanına dönüştü. Kimliği belirsiz saldırganlar, otomatik silahlarla iş yerine onlarca mermi sıktı. O anları yaşayanlar, 'Kıyamet gibiydi' diye anlatıyor. Neyse ki, olayda can kaybı yaşanmadı; ancak maddi hasar hayli yüksekti.
Peki, bu kadar pervasızca işlenen bir suçun arkasında kimler vardı? İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün ekipleri, adeta bir dedektif romanından fırlamışçasına çalışmaya başladı. Olay yerinden toplanan kovanlar, güvenlik kamerası görüntüleri ve tanık ifadeleri… Hepsi tek tek değerlendirildi.
Operasyon: Şafak Vaktinde Yakalama
Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte, polis ekipleri İstanbul'un farklı noktalarında eş zamanlı operasyonlar düzenledi. Evlere yapılan baskınlarda, saldırıyı gerçekleştirdiği iddia edilen 3 zanlı, apar topar yataklarından kaldırılarak gözaltına alındı. Zanlılardan birinin, olay anında çekilen güvenlik kamerası görüntülerindeki kıyafetlerle aynı giysileri üzerinde taşıdığı iddia ediliyor. İşte bu detay, operasyonun en can alıcı noktalarından biri oldu.
Gözaltına alınan zanlılar, ifadelerinde neden böyle bir eyleme giriştiklerine dair tutarlı bir açıklama getiremedi. Hatta bir tanesi, 'Yanlış adrese geldik' gibi inandırıcılıktan uzak bir savunma yapmaya kalktı. Ancak, deliller ortadaydı.
Adalete Teslim Edildiler
Nöbetçi mahkemeye sevk edilen zanlılar, 'silahlı terör örgütü üyesi olmak' ve 'kasten öldürmeye teşebbüs' suçlamalarıyla yargı önüne çıkarıldı. Mahkeme, zanlıların kaçma riski bulunduğu gerekçesiyle tutuklanmalarına karar verdi. Şimdi, cezaevi koğuşlarında adaletin tecellesini bekliyorlar.
Bu olay, organize suç gruplarının ne denli pervasızlaşabildiğini gözler önüne serdi. Ancak, İstanbul polisinin hızlı ve etkin müdahalesi de bir kez daha gösterdi ki, kanunlarımızın gücü her zaman suçun üstesinden gelir. Toplum olarak, bu tür olaylar karşısında daha duyarlı olmalı ve suçla mücadelede her zaman yanında olmalıyız.