Ufuk Bayraktar'a Haraç İddiasıyla İlgili Şok İstenen Cezalar! Davada Nihai Karar Açıklandı
Ufuk Bayraktar'a Haraç İddiasıyla İstenen Cezalar

İstanbul'da gerçekleşen ve kamuoyunda büyük yankı uyandıran o olayın perde arkası nihayet netleşti. Ufuk Bayraktar ismi, son dönemde medyada sıkça anılıyordu - hem de hiç de iyi nedenlerle değil.

Savcılık iddianamesi, adeta bir gerilim filmi senaryosunu andırıyor doğrusu. Bayraktar'ın, bölgedeki işyeri sahiplerini tek tek dolaşarak -neredeyse bir vergi memuru ciddiyetiyle- 'koruma bedeli' adı altında para talep ettiği öne sürülüyor. İşin tuhaf tarafı, kimse ondan koruma istememiş olsa da!

Mahkeme Salonundaki Çarpıcı Gelişmeler

Davanın seyri oldukça hareketli geçmiş. Sanık sandalyesinde oturan Bayraktar, suçlamaları baştan sona reddetmiş. "Ben masumum" diye haykırmış adeta. Fakat savcılık, elindeki delillerle çok daha farklı bir hikaye anlatıyor.

Ortada kanıt olarak sunulan ses kayıtları var mesela. Bu kayıtlarda, Bayraktar'ın işyeri sahipleriyle yaptığı -biraz gergin geçen- görüşmeler yer alıyor. Bir esnafın, "Bana ne zamandır bu işi yapıyorsun?" sorusuna verdiği yanıt oldukça manidar: "Yeni başladım sayılmaz aslında."

Savcının Talep Ettiği Cezalar Şaşırttı

Savcı, mahkemeye sunduğu esas hakkındaki mütalaasında oldukça ağır cezalar istemiş. İstenen cezaların toplamı, Bayraktar'ı hayli zor durumda bırakacak cinsten:

  • Örgüt yöneticisi olmak suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis
  • Birden fazla haraç suçundan toplam 46 yıl hapis
  • Tehdit suçlarından ek hapis cezaları

Bu rakamlar, olayın ciddiyetini gözler önüne seriyor aslında. Savcı, Bayraktar'ın eylemlerini "toplum düzenini altüst eden organize bir yapılanma" olarak nitelendiriyor.

Tanık İfadeleri Ne Diyor?

Davada dinlenen tanıkların anlattıkları, olayın boyutlarını daha da netleştiriyor. Bir işyeri sahibi, "Kapıma çıkageldi, ya para verirsiniz ya da işyerinizin huzuru kaçar dedi" ifadesini kullanmış. Başka bir esnaf ise, "Kendisiyle daha önce hiçbir alışverişim olmamasına rağmen, sanki yıllardır tanışıyormuşuz gibi davranıyordu" diye anlatmış yaşadıklarını.

Aslında bu tür olaylar, maalesef toplumumuzda zaman zaman karşımıza çıkabiliyor. İnsanların emekleriyle kurdukları işletmeleri korumak adına, kendilerini korumacı diye tanıtan kişilere para ödemek zorunda kalmaları gerçekten üzücü.

Mahkeme süreci devam ederken, Bayraktar'ın avukatları da boş durmamış. Müvekkillerinin masum olduğunu, tanıkların yanlış ifade verdiğini ve delillerin bağlamından koparıldığını iddia etmişler. "Müvekkilim sadece bölgedeki esnafla sohbet ediyordu, tehdit etmek gibi bir niyeti asla olmadı" diyorlar.

Davaya bakan mahkeme heyeti, tüm bu bilgiler ışığında kararını vermiş durumda. Peki sonuç ne mi oldu? Mahkeme, savcının tüm taleplerini değerlendirerek nihai kararını açıkladı. Bu karar, Bayraktar'ın geleceğini doğrudan etkileyecek cinsten.

Olayın bir başka ilginç yanı da, bölgedeki diğer esnafın tepkisi. Kimisi "Zaten ekonomik sıkıntılar içindeyiz, bir de böyle şeylerle uğraşmak zorunda kaldık" derken, kimisi de "Artık bu tür olayların son bulmasını umuyoruz" diye konuşmuş.

Bu dava, aslında toplum olarak bazı şeyleri tekrar düşünmemiz gerektiğini gösteriyor. İş yeri sahiplerinin güvenliği nasıl sağlanmalı? Haraç gibi suçlarla nasıl daha etkin mücadele edilmeli? Bunlar, cevaplanması gereken önemli sorular.

Mahkemenin verdiği karar, sadece Bayraktar'ı değil, benzer eylemlerde bulunmayı düşünenleri de etkileyecek nitelikte. Umarım bu karar, toplumda bir örnek teşkil eder ve bu tür olayların önüne geçilmesine katkı sağlar.