İngiltere'de Cami Önüne Fare Bırakan Irkçıya Hapis Cezası!
Camiye fare bırakan ırkçıya hapis cezası

İngiltere'nin başkenti Londra'da yaşanan tüyler ürpertici bir olay, toplumda büyük yankı uyandırdı. Bir kişi, dört ayrı seferde bir caminin önüne fare bırakarak Müslüman cemaati hedef aldı. Bu iğrenç eylemler, adaletin terazisini harekete geçirdi.

Mahkeme salonunda çalan adalet çanları, ırkçı nefretin bedelini ödetti. Suçlu bulunan şahıs, 18 haftalık hapis cezasına çarptırıldı. Üstelik 10 yıl boyunca camilere yaklaşma yasağı da aldı - ki bu, İngiltere yargısının bu tür vakalarda verdiği en ağır cezalardan biri.

Olaylar Nasıl Gelişti?

Geçtiğimiz yılın kasvetli sonbahar günlerinde başlayan olaylar dizisi, caminin güvenlik kameraları tarafından net bir şekilde kaydedildi. Adam, ilk kez ekim ayında caminin kapısı önüne canlı fare bıraktı. Ardından kasım ve aralık aylarında bu eylemi üç kez daha tekrarladı.

Yerel cemaatten birinin ifadesi tüyler ürperticiydi: "Çocuklarımız caminin önünde oynarken bu farelerle karşılaştı. Korkudan ağlamaya başladılar."

Mahkemenin Kararı

Westminster Bölge Mahkemesi'nde görülen davada hakim, bu eylemleri "dini bir grubu hedef alan kasıtlı nefret suçu" olarak nitelendirdi. Savcılık, olayın Müslüman karşıtı önyargılar içerdiğini vurgularken, mahkeme de bu görüşü benimsedi.

Cezanın belirlenmesinde etkili olan faktörler:

  • Eylemlerin tekrarlı ve planlı oluşu
  • Dini bir mekânın hedef alınması
  • Toplumda korku ve endişe yaratma niyeti
  • Mağdurların çocuklar üzerindeki psikolojik etkisi

Yerel polis yetkilileri, bu kararın ırkçı nefret suçlarına karşı net bir mesaj olduğunu belirtti. Londra Emniyet Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada, "Toplumumuzdaki herhangi bir dini gruba yönelik nefret eylemlerine asla tolerans göstermeyeceğiz" ifadeleri kullanıldı.

Olay, İngiltere'de artan İslamofobi vakalarına dikkat çekerken, bazı sivil toplum kuruluşları hükümeti bu tür olaylara karşı daha sert önlemler almaya çağırdı. Peki ya sizce, bu ceza yeterli mi? Yoksa toplumdaki nefret suçlarını önlemek için daha radikal adımlar mı atılmalı?