
Günlerdir sosyal medyayı ve basın dünyasını meşgul eden o iddiaya nihayet Diyanet'ten resmi bir yanıt geldi. Ve beklenildiği gibi oldukça net, oldukça sert bir yanıt bu.
Kimilerinin sanki bir magazin haberiymiş gibi servis ettiği, hatta belki de inanılır kılmak için görsellerle süslediği o iddia: Diyanet İşleri Başkanlığı'nın lüks, altın varaklı davetiyeler kullandığı yönündeydi. Peki ya gerçek? Gerçek, kurumun tüm bu söylentileri yerle bir eden açıklamasında saklı.
Ortada ne altın varak var, ne de böyle bir davetiye! Diyanet'ten yapılan yazılı açıklama, adeta bir tokat gibi çarptı iddiaların yüzüne. "Basında yer alan haberlere ilişkin" denilerek başlayan o metin, her cümlesiyle bir yanlışı düzeltmek üzere kaleme alınmıştı. "Kurumumuzca... böyle bir uygulama söz konusu değildir" ifadeleri, her şeyi özetlemeye yetti de arttı bile.
Peki neden böyle bir açıklamaya gerek duyuldu? Sorunun cevabı aslında çok basit. Kamuoyunu yanıltıcı, kurumun itibarını zedeleyici bu tür haberler, maalesef ki zaman zaman karşımıza çıkıyor. Diyanet ise bu sefer sessiz kalmak yerine, en şeffaf ve en hızlı şekilde yanıt vererek gerekeni yaptı. Halkın kendisine duyduğu güveni asla sömertmeyeceğini bir kez daha gösterdi.
Bu olay aslında hepimize bir ders niteliğinde. Önümüze gelen her bilgiyi, hele ki sosyal medyada dolaşanları, hemen doğru kabul etmemeliyiz. Arkasını araştırmalı, resmi kaynaklara başvurmalıyız. Diyanet'in bu tavrı, itibar yönetimi ve kurumsal iletişim adına da oldukça önemli bir örnek teşkil ediyor. Beklemeden, çekinmeden, gerçeğin yanında durduğunu ilan ediyor.
Kısacası, altın varaklı davetiye hikayesi, içi boş bir spekülasyondan ibaret. Geriye ise toplumu doğru bilgilendirmek için çaba gösteren bir kurumun duruşu kalıyor.