
Heyecanla beklenen o duruşma nihayet gerçekleşti. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun adının karıştığı 'sahte diploma' davasının ilk celsesi, bugün Çağlayan Adliyesi'nde görüldü. Mahkeme salonu, basın mensupları ve meraklı gözlerle dolup taşarken, olaylar beklenmedik şekilde gelişti.
Savunma tarafı, daha en başından sert bir çıkış yaparak iddianameyi topa tuttu. İmamoğlu'nun avukatları, hazırlanan iddianamenin—inanılır gibi değil—tamamen 'hukuki ve cezai nitelikten yoksun' olduğunu öne sürdüler. Dosyayı ellerine alır almaz, "Bunda iş yok!" der gibi reddettiler. Haklarında hiçbir somut delil olmadığını, iddiaların asılsız ve dayanaksız olduğunu savundular.
Peki neydi bu iddialar? Mesele, İmamoğlu'nun üniversite diplomasıyla ilgili. İddiaya göre, kendisi hakkında 'sahte belge düzenlemek' ve 'resmi belgede sahtecilik' gibi ağır suçlamalar var. Fakat savunma bunları çürütmek için oldukça ikna edici argümanlarla geldi. "Zaten her şey ortada, belgeler resmi kurumlarca onaylı!" dediler adeta.
Mahkeme heyeti ise—şaşılacak şey—savunmanın bu itirazlarını ciddiye aldı. İddianameyi yeniden incelemeye karar verdi ve duruşmayı ileri bir tarihe erteledi. Bir sonraki duruşma için tarih belli olur olmaz, herkes yeniden adliye koridorlarını dolduracak gibi görünüyor.
Bu arada İmamoğlu, duruşma çıkışında basına kısa bir açıklama yaptı. "Hukuk yoluyla hakikat ortaya çıkacaktır" mesajı verirken, yüzündeki güven ifadesi dikkatlerden kaçmadı. Siyasi çevrelerde ise davanın seyri, oldukça merak ve endişe uyandırıyor. Kimileri 'siyasi bir komplo' olduğunu fısıldarken, kimileri de 'yargının bağımsızlığı' vurgusu yapıyor.
Peki ya sonra? Herkes bir sonraki duruşmanın tarihini bekliyor. Bu dava, sadece hukuki değil, aynı zamanda siyasi açıdan da Türkiye'nin gündemini meşgul etmeye devam edecek gibi duruyor.