İstanbul'un Arnavutköy ilçesi, dün akşam saatlerinde tüyleri diken diken eden bir olaya sahne oldu. Hadımköy Yolu üzerinde, tam da insanların evlerine dönmek için yollara düştüğü o kalabalık saatte, birdenbire silah sesleri yankılandı.
Olay yerine ulaşan gözlemcilerin anlattıklarına bakılırsa -ki bazen resmi açıklamalardan daha fazlasını söylerler- bir araçtan inen kimliği belirsiz birkaç kişi, hedef aldıkları şahsa hiç acımadan ateş açmış. Kurşunların havada uçuştuğu o birkaç saniye, oradaki herkes için tam bir kabusa dönüşmüş.
Saldırıya maruz kalan mağdur, olay yerinde ilk müdahaleleri yapıldıktan sonra -Allahtan- derhal hastaneye kaldırılmış. Durumunun ağır olduğu söyleniyor ama hayati tehlikesinin olup olmadığı konusunda net bir bilgi yok. İnsan ister istemez düşünüyor: Acaba bu neyin hesabı? Nefret mi, intikam mı, yoksa başka bir şey mi?
Kaçış ve Araştırmalar
Saldırganlar, işlerini bitirir bitirmez -tipik bir suç filmi sahnesi gibi- olay yerinden hızla uzaklaşmışlar. Polis ekipleri, neredeyse ışık hızıyla bölgeye intikal etmiş ama ne yazık ki failler çoktan toz olmuş.
Şimdi soruşturma derinlemesine devam ediyor. Güvenlik kameraları tek tek inceleniyor, tanıkların ifadeleri alınıyor. Aslına bakarsanız, bu tür olaylar sadece mağduru ve ailesini değil, tüm toplumu yaralıyor. İnsanın içinde hep aynı soru: Bu şiddet nereye kadar?
Arnavutköy sakinleri ise hala olayın şokunu atlatabilmiş değil. Mahallelinin yüzündeki endişe ve korku, adeta havada asılı duruyor. Kimse "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" diyemiyor artık, çünkü bu tür olaylar hepimizin meselesi.