İstanbul'un Başakşehir ilçesinde, belki de her gün onlarcasının yaşandığı o sıradan trafik anlaşmazlıklarından biri, bugün hiç de sıradan olmayan bir sahneye dönüştü. Görgü tanıklarının anlattığına göre, her şey basit bir 'yol vermeme' meselesiyle başladı. Ama sonrası? Sonrası tam bir keşmekeş.
Olay yerinden elde edilen görüntüler, olayın boyutunu tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor. İki sürücü arasındaki gerginlik, önce klasik bir korna düellosuna, ardından da araçların kapılarının açılmasıyla yükselen bir sözlü tartışmaya evriliyor. Fakat işler orada bitmiyor. Taraflardan biri, aniden direksiyona geçip gaz pedalına sonuna kadar basarak olay yerinden uzaklaşmaya başlıyor. Diğer sürücü ise, peşine takılıp onu kovalamaya kalkışıyor. Yani, trafikteki o anlık öfke, adeta bir 'kovalamacaya' dönüşüveriyor.
Bu tür anlarda insanın aklına ister istemez şu soru geliyor: Nereye kadar? Bu kovalamanın nereye varacağı, bir anlık öfkenin nelere mal olabileceği, maalesef ki o sıcak anlarda hiç düşünülmüyor. Neyse ki, bu olayda ciddi bir yaralanma ya da can kaybı yaşanmadı. Ama bu, her zaman böyle olacak anlamına gelmiyor. Trafik, zaten yeterince stresli ve tehlikeli bir yer. Bir de üzerine bu tür kişisel çatışmalar eklendi mi, işler çığırından çıkabiliyor.
Sosyal medya kullanıcıları, paylaşılan videolara akın etti. Yorumların büyük bir kısmı, bu tür davranışların ne kadar tehlikeli ve gereksiz olduğuna dikkat çekerken, bazı kullanıcılar trafikteki genel gerginlik halinden mustarip olduklarını belirtti. Kimileri ise 'Arabayı bir silah gibi kullanmak nedir?' diye sorarak, durumun vahametini ortaya koydu.
Bu olay, aslında hepimizin zaman zaman maruz kaldığı bir gerçeği hatırlatıyor: Trafikte sabır taşı çatlamış durumda. Küçük bir tahammülsüzlük, öngörülemeyen sonuçlar doğurabiliyor. Uzmanlar da zaten sürekli uyarıyor: 'Trafikte öfke yönetimi çok önemli. Derin bir nefes almak ve durumu eskalete etmemek, her zaman en iyisi.' Galiba hepimizin bu uyarıyı bir kez daha ciddiye almasının zamanı geldi de geçiyor.
