Hayat bazen öyle acımasız darbeler vuruyor ki, insanın aklı başından gidebiliyor. Trabzon'da yaşanan son olay da bunun en acı örneklerinden biri. Genç bir anne, henüz kucağına alamadığı bebeğinin ölüm haberini aldıktan sonra adeta çıldırdı.
Olay, şehrin merkezinde sessiz bir mahallede patlak verdi. Sabahın erken saatlerinde hastaneden gelen o telefon, her şeyi alt üst etti. "Bebeğinizi kaybettik" cümlesi, genç kadının dünyasını kararttı. Peki ya sonrası? İşte orası, insan psikolojisinin kırılganlığını gözler önüne seriyor.
Kontrolünü Kaybetti
Bebeğinin ölüm haberini alır almaz, genç kadın önce donup kaldı. Sonra? Sonrası tam bir kabus. Eşinin ailesinin evine giderek, "Siz bunun sorumlususunuz!" diye bağırmaya başladı. Gözleri kan çanağına dönmüştü, yüzündeki ifade ise tarifsiz bir acı ve öfke karışımıydı.
Komşuların anlattığına göre, olay yerine ulaşan polis ekipleri genç kadını zor kontrol edebilmiş. "Benim bebeğim öldü, onların da ölsün!" diye haykırıyormuş. İnsanın yüreğini burkan bu sahne, saatlerce süren gerginliğin ardından sona ermiş.
Psikolojik Destek Şart
Uzmanlar, bu tür travmatik olaylarda psikolojik desteğin hayati önem taşıdığını vurguluyor. "Bir anne için en büyük acı, evladını kaybetmektir" diyen psikologlar, genç kadının yaşadığı şokun normal olduğunu ancak şiddetin kabul edilemez olduğunu belirtiyor.
Olayla ilgili soruşturma devam ederken, genç kadının ifadesi alındı. Savcılık, "geçici akıl hastalığı" durumunu değerlendiriyor. Mahalle sakinleri ise iki aileyi de tanıdıklarını, böyle bir olay beklemediklerini söylüyor.
Trabzon'da yaşanan bu acı olay, aslında hepimize bir şeyler anlatıyor. İnsan psikolojisinin ne kadar kırılgan olduğunu, öfkenin nasıl kontrol edilemez hale gelebildiğini... Ve belki de en önemlisi, böyle durumlarda profesyonel yardım almanın ne kadar elzem olduğunu.
