İnanılmaz bir andı, gerçekten. Güllü'nün kızı, annesinin hastane odasında öyle bir an yaşadı ki, görenler donup kaldı. Yüreğinizin sıkışacağı o sahneler, yepyeni görüntülerle artık herkesin dilinde.
Odaya adeta fırtına gibi girdi - gözlerinden yaşlar boşanıyordu, sesi titriyordu. "Anne!" diye haykırışı koridorlarda yankılandı. Sonra birden... her şey altüst oldu. Yere çöktü, nefes almakta zorlanıyor gibiydi. Elleri titriyor, kelimeler boğazında düğümleniyordu.
Duygular Kontrolden Çıktı
Aslında kim suçlayabilir ki? Karşında yatan annen, hayatının en değerli varlığı. Onun o halini görmek... dayanılır gibi değil. Hemşireler hemen müdahale etmeye çalıştılar ama o an için çok geçti. Duygusal fırtına çoktan patlamıştı bir kere.
Şöyle bir düşünün: Annesi Güllü'nün sağlık durumu zaten hassastı. Son gelişmelerle birlikte işler iyice karıştı. Kızının o anki tepkisi, aslında hepimizin anlayabileceği bir şey - sevdiğin bir insanın acı çektiğini görmek, dayanılması en zor şeylerden biri.
O Görüntüler Ne Anlatıyor?
Yeni ortaya çıkan kayıtlarda çok net görülüyor ki, olay tam bir duygu seliydi. Önce şok, sonra öfke, ardından çaresizlik... İnsan psikolojisinin tüm aşamaları bir anda yaşanıverdi. Belki de en acı tarafı, yardım etmek isteyip de edememenin verdiği o tarifsiz his.
Doktorların ve hemşirelerin hızlı müdahalesi sayesinde durum kontrol altına alındı. Ama o anlar, orada bulunan herkesin hafızasına kazındı. Kim bilir, belki de hepimizin başına gelebilecek türden bir insanlık dramıydı yaşanan.
Güllü'nün sevenleri ve yakınları bu gelişmelerden oldukça etkilendi. Sosyal medyada binlerce mesaj yağdı, herkes hem anne hem kız için iyi dileklerini iletti. Zor zamanlarda insanın yanında olmanın, desteklemenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlattı hepimize.
Son durumla ilgili resmi bir açıklama gelmese de, olayın psikolojik boyutunun fiziksel boyutundan daha ağır bastığı aşikar. İnsan dediğin nedir ki? Sevince, üzülünce, korkunca... bazen kontrolden çıkıveriyor işte.