Kıskançlık Kâbusu: Antalya'da Kadına Şiddet Vakasında Şok Edici Karar!
Kadına Şiddette 'Kıskançlık Kusuru' Kararı Şoke Etti!

Antalya'da yaşanan ve adeta toplumun vicdanını sarsan bir olayın detayları yavaş yavaş su yüzüne çıkıyor. Geçtiğimiz yılın kasvetli bir kasım akşamında, hayatının kâbusunu yaşayan bir kadın, eski eşi tarafından acımasızca darp edilmişti. Olay, sıradan bir aile içi şiddet vakasından çok daha fazlası, adeta sistemin çarpıklığını gözler önüne seren bir örnek haline geldi.

Mahkeme salonunda verilen karar ise yürekleri burktu. Fail, yani eski eş, 'haksız tahrik' indiriminden yararlandırıldı. Peki neden mi? Gerekçe olarak 'kıskançlık kusuru' gösterildi. Evet, yanlış duymadınız. Şiddetin sebebi, mağdurun kıskançlık duygusunu tahrik etmesi olarak yorumlandı. Bu, şiddeti meşrulaştırmaya çalışan arkaik bir zihniyetin tezahürü değil de nedir?

Olay anına dönersek, sanık ifadesinde oldukça ilginç bir savunmaya başvurmuş. Eski eşinin sosyal medya üzerinden başka bir erkekle görüştüğünü iddia etmiş ve bu durumu hazmedememiş. Peki ya sonra? Öfkesini kontrol edemeyip, eski eşini hunharca dövmüş. Kulağa ne kadar tanıdık geliyor değil mi? Maalesef bu klişe savunma, hâlâ bazı mahkemelerde kabul görüyor.

Bir Kadının Yaşadıkları: Travma ve Mücadele

Mağdur kadın, yaşadığı bu travmatik deneyimi anlatırken kelimeler adeta boğazında düğümleniyor. 'Beni öldürecek sandım' cümlesi, o gece yaşadığı korkunun boyutunu anlatmaya yetiyor da artıyor bile. Darp sonrası vücudunda oluşan morluklar ve yaralar, zamanla iyileşebilir. Ancak psikolojik travmanın izleri, ömür boyu silinmeyebilir. Bu, üzerine ciddiyetle eğilinmesi gereken bir mesele.

Savcılık, olaya el koymuş ve fail hakkında açılan davada 6 yıla kadar hapis cezası istemiş. Fakat mahkeme, 'haksız tahrik' indirimi yaparak bu cezayı 1 yıl 8 aya düşürdü. Üstelik ceza, ertelenme şansı da buldu. Yani, fail adeta cezasız kaldı. Bu karar, kadınların adalet arayışında nasıl zorluklarla karşılaştığının acı bir göstergesi.

Peki Ya Sonrası? Toplumsal Tepkiler ve Sessiz Çığlık

Bu karar, sadece bir mahkeme kararı olmanın ötesinde, toplumsal bir yaraya parmak basıyor. Kadın örgütleri ve aktivistler, karara sert tepki gösterdi. 'Kıskançlık, şiddet gerekçesi olamaz!' diyerek, adalet sistemindeki bu çarpıklığın düzeltilmesi için çağrıda bulundular. Çünkü biliyorlar ki, susarsak, bir sonraki mağdur belki de çok geç olacak.

Antalya 5. Aile Mahkemesi'nin verdiği bu tartışmalı karar, aslında çok daha büyük bir sorunun altını çiziyor: Şiddete sıfır tolerans göstermek yerine, onu meşrulaştıran gerekçelerin aranması... Bu zihniyet değişmediği sürece, benzer vakaların önüne geçmek neredeyse imkânsız. Unutmayalım, şiddetin hiçbir mazereti olamaz. Kıskançlık ise asla bir gerekçe değildir!