
Gece yarısını geçe, Muğla'nın sessiz sokaklarını bir korku dalgası kapladı. Menteşe ilçesi, Şeyh Mahallesi'nde bulunan bir konutun bahçesine aniden düşen ateş topları, komşuları tedirginlik içinde uykularından fırlattı. Olay yerine hızla sevk edilen itfaiye ve polis ekipleri, yangını kontrol altına almakta gecikmedi ama zaten hasar çoktan verilmişti.
İşin en tuhaf yanı? Saldırıya uğrayan ev, Muğla Belediye Başkanı Galip Özdemir'in yakınlarının ikametgâhıydı. Molotof kokteyli atılarak gerçekleştirilen bu alçakça eylem, siyasi temelli bir hedef gösterme miydi, yoksa şahsi bir hesap mı? Kimse tam olarak emin değil. Ancak sonuç aynı: toplumda derin bir endişe.
Belediye Başkanı Özdemir, sabahın ilk ışıklarında olay yerine gelerek incelemelerde bulundu. Yüzündeki ifade hem öfke hem de kararlılık yansıtıyordu. Basına yaptığı açıklamada, "Bu tür korkak saldırılar bizi yıldırmak bir yana, daha da motive edecektir" dedi. Kelimeleri sertti, sesi gür çıkıyordu. "Görevimizin başındayız ve bu şehrin huzurunu bozmaya çalışanlara asla fırsat vermeyeceğiz."
Peki ya sonrası? Emniyet güçleri olayla ilgili soruşturmayı derinleştirirken, kamera kayıtları tek tek inceleniyor. Bölgede yaşayanlar ise hâlâ olanları konuşuyor. Bir tanık, "Ansızın bir patlama sesi duyduk, sonra alevler yükselmeye başladı" diye anlatıyor. "Allah'tan müdahale zamanında oldu da daha kötüsü yaşanmadı."
Bu, ne ilk ne de son olacakmış gibi durmuyor aslında. Siyaset ve şiddet arasındaki o ince çizgi bir kez daha belirginleşti. Ama unutmayalım: toplum olarak bu tür eylemlere karşı dimdik durmak zorundayız. Nefret, hiçbir zaman çözüm değildir.