Kayseri'de normal bir akşamüstü, birdenbire kabusa dönüştü. Genç adam, belki de hayatının en büyük hatasını yapıyordu - sevgilisini korumaya çalışıyordu. Kim derdi ki en yakınlarının şiddetine maruz kalacak?
Olay, adeta bir aile dramını andırıyor. Genç kızın abisi ve kuzenleri, nedense deli gibi kızmışlar bu ilişkiye. Sanki dünyanın en büyük suçunu işlemiş gibi hissettirmişler adama.
Koruma İçgüdüsü Felakete Dönüştü
Genç adam, kız arkadaşına yönelik sözlü tacizi duyunca dayanamamış. "Durun, yapmayın!" dese de kimse dinlememiş onu. İşte o an her şey değişti. Koruma içgüdüsüyle atıldığı anda, beklediği son değildi bu.
Bıçaklar parlıyordu ellerinde. Bir, iki, üç... Sayamadı bile kaç darbe aldığını. Vücudunda açılan yaralar, sadece fiziksel acı değildi belki de - güven duygusunun da paramparça oluşuydu.
O Anlar Kamerada
Olay yerine ulaşan sağlık ekipleri, genç adamı hayata döndürmek için var güçleriyle çalıştılar. Hastaneye yetiştirildi, ameliyata alındı. Durumu kritikti ama - neyse ki - hayatta kalmayı başardı.
Polis, saldırganların peşine düştü hemen. Abi ve kuzenler kaçmaya çalıştılar tabii - suçluların yaptığı gibi. Ama adalet tez elden yerini buldu; kısa sürede yakalandılar.
Aile İçi Şiddetin Yeni Yüzü
Bu olay, sadece bir bıçaklama vakası değil aslında. Daha derinlerde yatan bir sorunu gösteriyor bize: Aile içi kontrol mekanizmalarının ne kadar tehlikeli olabileceğini...
Gençlerin ilişkilerine müdahale etmek, sevgiyi kontrol altına almaya çalışmak - bunlar ne yazık ki toplumumuzda sık görülen durumlar. Ama bu kadar ileri gitmesi, gerçekten içler acısı.
Şimdi soruyorum size: Sevgi, şiddetle mi kanıtlanmalı? Yoksa anlayışla mı?
Genç adamın hayatta kalması bir mucize belki de. Ama yaşadığı travmanın izleri, belki de hiç silinmeyecek. Umarım adalet, bu acımasız saldırının bedelini en ağır şekilde ödetir faillere.