Düşünsenize, bir an her şey normal akıyor. Sonra bir anda... BAM! Sanki bir aksiyon filminden fırlamış gibi, bir araba trafiği allak bullak ediyor. İşte o sahne, geçtiğimiz günlerde İstanbul'un göbeğinde yaşandı. Ve inanın, gerçekler kurgudan çok daha vahimi.
Olay, Fatih ilçesinin işlek caddelerinden birinde patlak verdi. Bir sürücü – nasıl bir ruh hali içindeydi, bilemiyoruz – direksiyon başına geçmiş ve adeta yollara korku salmaya başlamıştı. Yayalara korkunç bir şekilde yaklaşmakla kalmamış, aynı zamanda diğer sürücüleri de ölümle burun buruna getirmişti. O anları yaşayanlar için sanırım küçük bir kabustu.
Polis ekipleri, gelen ihbarları hiç vakit kaybetmeden değerlendirdi. Kamera kayıtları titizlikle incelendi – evet, o ünlü 'polis işi' dediğimiz o ince eleyip sık dokuma hali. Plakadan kimliğe ulaşmak, sonrasında ise şüphelinin peşine düşmek... Nihayetinde, bu trafik terörünün mimarı olan şahıs, İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekipleri tarafından yakayı ele verdi.
Peki Ya Sonrası? Adalet Ne Diyor?
Yakalanan şahsın, 'kasten yaralama' suçundan dolayı adliyeye sevk edildiği öğrenildi. Yani, bu tür davranışların sadece 'trafik ihlali' olarak geçiştirilemeyeceği çok açık. Toplumun huzurunu bozmak, insanların can güvenliğini tehlikeye atmak... Bunun bedeli ağır olmalı.
Bu olay, aslında hepimize bir kez daha düşünme fırsatı verdi. Trafik sadece araçlardan ibaret değil; içinde insanlar var. Her birimiz, bir anlık öfkenin veya dikkatsizliğin nelere mal olabileceğini hiç unutmamalıyız. Umarım, bu yaşananlar bir ders olur da bir daha böyle manzaralarla karşılaşmayız.
