Denizli'nin Çal ilçesinde yaşanan ve kamuoyunda büyük yankı uyandıran olayda, bir belediye başkanının zabıta memuruna saldırdığı iddiasıyla açılan dava tüm hızıyla devam ediyor. Savcılık, sanık başkan hakkında 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası talep ediyor - ki bu, yerel yönetimlerde yaşanan bu tür olaylar için oldukça dikkat çekici bir talep.
Olay geçtiğimiz yılın Ekim ayında, tam da kasabanın en hareketli saatlerinde patlak vermişti. Zabıta ekiplerinin rutin bir denetim sırasında, belediye başkanının yakını olduğu iddia edilen bir işyerine müdahale etmesiyle başlayan gerilim, dakikalar içinde kontrolden çıkmıştı. İşte o anlar, mahkeme dosyasına giren ifadelere göre hiç de hoş değildi.
Olayın Perde Arkası: "Ben Başkanım!" Diyerek Müdahale
Olay yerine gelen belediye başkanının, "Ben başkanım!" diyerek zabıta memuruna saldırdığı iddia ediliyor. Görevini yapmaya çalışan memurun üniformasının yırtıldığı, hatta fiziksel şiddete maruz kaldığı belirtiliyor. Olay yerindeki tanıkların ifadeleri ise durumun vahametini gözler önüne seriyor.
Ne diyordu bir tanık? "Başkan öfkeden gözü dönmüştü, zabıtayı tehdit ediyordu. Hiç unutmam, o sırada çocuğumun elinden tutmuş markete gidiyordum. Çocuğum korkudan ağlamaya başladı." İnsan ister istemez düşünüyor - bu tür davranışlar toplumda nasıl bir örnek teşkil ediyor?
Savcılık Kararlı: "Kamu Görevlisine Direniş"
Savcılık iddianamesinde oldukça net ifadeler kullanmış. "Kamu görevlisine direnme" suçlamasıyla açılan davada, sanık başkanın eylemlerinin kasıtlı olduğu ve kamu düzenini ciddi şekilde ihlal ettiği vurgulanıyor. Savcı, cezanın alt sınır olan 1 yıl yerine, üst sınıra yakın bir ceza talep etmiş - bu da olayın ciddiyetini gösteren önemli bir detay.
Mahkeme sürecinde ilginç bir gelişme daha yaşanmış: Başkanın avukatı, müvekkilinin "provokasyon sonucu" bu eylemi gerçekleştirdiğini iddia etmiş. Ancak zabıta memurunun avukatı bu iddiayı kesinlikle reddediyor: "Provokasyon diye bir şey yok, sadece görevini yapan bir memura saldırı var."
Yerel Siyasetin Gölgesinde Adalet Arayışı
Bu dava, sadece bir saldırı davası olmanın ötesinde, yerel siyasetin iç yüzünü de gözler önüne seriyor. Çal ilçesi gibi nüfusu az yerleşim yerlerinde siyasi gerilimlerin nasıl kişisel çatışmalara dönüşebildiğini acı bir şekilde gösteriyor. Mahkemenin vereceği karar, sadece tarafları değil, tüm yerel siyaset dünyasını etkileyecek gibi görünüyor.
Bir de şu var tabii - zabıta memurlarının görev başındaki güvenliği meselesi. Bu olay, kamu görevlilerinin ne tür risklerle karşı karşıya kaldığını bir kez daha hatırlattı. Öyle ya, eğer bir zabıta memuru görevini yaparken bu tür saldırılara maruz kalıyorsa, bu durum toplumun tümü için endişe verici değil mi?
Son durumda, mahkeme bir sonraki duruşma tarihini belirlemiş. Her iki taraf da tanık ve delil sunmaya devam edecek. Yerel halk ise adaletin yerini bulmasını bekliyor - çünkü bu küçük ilçede herkes birbirini tanıyor ve olayın her detayı konuşuluyor. Gelişmeleri hep birlikte izleyeceğiz...
