Nihat Özçelik Skandalında Şok Gelişme: Sekreterine 'Müstehcen Görüntülerimi Sattı' Demişti, 181 Bin Fotoğraf ve 47 Bin Video Ele Geçirildi!
Nihat Özçelik Skandalında 181 Bin Fotoğraf ve 47 Bin Video

Hani derler ya, 'aklımızı kaçırdık' diye... İşte tam da öyle bir dava bu. Nihat Özçelik ismi son günlerde adliye koridorlarında yankılanırken, sekreteri hakkındaki iddialar gerçekten insanın aklını başından alacak cinsten.

Olay şu: Özçelik, sekreteri Sibel hakkında 'müstehcen görüntülerimi sattı' demişti ya, hani o sözler... Meğer buzdağının sadece görünen kısmıymış. Çünkü dosya kapsamında yapılan incelemelerde -inanması güç ama- tam 181 bin fotoğraf ve 47 bin video dosyası ele geçirilmiş.

Adliyenin Elindeki Çarpıcı Veriler

Sayıları duyunca insan 'Bu kadar da olmaz' diyor ama gerçekler maalesef ortada. Savcılık dosyasında yer alan bilgilere göre, dijital delillerin boyutu neredeyse akıl almaz boyutlara ulaşmış durumda. Kimi fotoğraflar özel hayatla ilgiliyken, kimileri ise tamamen kişisel dosyalardan oluşuyor.

Peki nasıl oldu da bu kadar çok sayıda dosya birikti? İşte asıl can alıcı soru bu. Görünüşe göre yıllar içinde sistematik bir şekilde veriler toplanmış. Hani şu 'damlaya damlaya göl olur' sözü var ya, aynen öyle.

Dijital Forensik Çalışması Ne Gösteriyor?

Teknik incelemeler derinleştikçe ortaya çıkan detaylar daha da şaşırtıcı hale geliyor. Uzman ekiplerin yaptığı analizler, dosyaların farklı zaman aralıklarında ve çeşitli cihazlardan toplandığını gösteriyor. Yani öyle 'bir günlük' bir iş değilmiş anlayacağınız.

Dosyaların içeriği konusunda ise resmi makamlar henüz net bir açıklama yapmıyor. Ancak savcılık kaynakları, 'kişisel mahremiyetin ciddi şekilde ihlal edildiği' yönünde görüş bildiriyor. Hakikaten, insanın 'Nereye kadar?' diyesi geliyor.

Peki Ya Hukuki Süreç?

Mahkeme süreci tüm hızıyla devam ederken, tarafların avukatları da yoğun mesai harcıyor. Özçelik'in avukatları dosyadaki delillerin 'kanıtsal değeri' üzerinde dururken, karşı taraf ise 'kişisel verilerin korunması' mevzuatına vurgu yapıyor.

Son durumda, dosyanın seyri gerçekten merak konusu. Çünkü bu kadar çok sayıda dijital dosyanın hukuki süreçte nasıl değerlendirileceği, eminim birçok hukukçunun da kafasını kurcalıyordur. Kim bilir, belki de emsal teşkil edecek bir dava olacak.

Velhasılıkelam, bu dosya sadece bir kişisel anlaşmazlıktan çok daha öteye geçmiş durumda. Toplum olarak 'dijital mahremiyet' konusunda hepimize düşen dersler var gibi görünüyor. Gerçi, insan ister istemez 'Acaba bizim başımıza da gelir mi?' diye düşünmeden edemiyor.