Yargıtay'ın son dakika kararı, adeta hukuk dünyasında bir bomba etkisi yarattı. Çocuğa yönelik sanal taciz iddialarının 'istismar' kapsamında değerlendirilmemesi, pek çok kesimden tepki çekerken, bazıları ise bu kararı 'hukuki bir zafer' olarak nitelendirdi.
Olay, bir yetişkinin sosyal medya üzerinden küçük yaştaki bir çocukla uygunsuz diyaloglar kurmasıyla başladı. Savcılık, bu eylemleri 'cinsel istismar' kapsamında değerlendirerek dava açtı. Ancak mahkeme, sanal ortamda gerçekleşen bu iletişimin fiziksel temas içermediği gerekçesiyle farklı bir yorum getirdi.
Yargıtay'ın Gerekçesi Ne?
Yüksek mahkeme, kararında şu ifadelere yer verdi: "Sanal ortamdaki iletişim, TCK'nın 103. maddesinde tanımlanan cinsel istismar suçunun unsurlarını oluşturmamaktadır." Bu açıklama, özellikle çocuk hakları savunucularının büyük tepkisini çekti.
Peki ya sizce? Dijital çağın bu karanlık yüzüne karşı yasalar yeterli mi? Yoksa teknolojinin hızına yetişemeyen bir hukuk sistemi mi var karşımızda?
Uzmanlar Ne Diyor?
Hukuk profesörü Dr. Ayşe Kaya, "Bu karar, dijital çağın gerisinde kalan yasalarımızın acı bir yansıması" yorumunu yaparken, bazı avukatlar ise Yargıtay'ın mevcut yasalar çerçevesinde doğru bir karar verdiğini savundu.
- Çocuk psikologları, sanal tacizin etkilerinin fiziksel istismardan farksız olduğunu vurguluyor
- Siber suç uzmanları, yasal boşlukların acilen giderilmesi gerektiğine dikkat çekiyor
- Aile dernekleri, kararın tehlikeli bir emsal oluşturabileceği konusunda uyarıyor
Bu kararın ardından, Meclis'te çocukları sanal tacizden korumaya yönelik yeni yasa tekliflerinin gündeme gelmesi bekleniyor. Ancak şimdilik, dijital dünyanın bu gri alanı, pek çok ailenin kabusu olmaya devam edecek gibi görünüyor.
