
Dün akşam saatlerinde başkentin dört bir yanından gelen telefonlar neredeyse krize dönüşmüştü. Ankara'lılar aynı anda aynı şikayetle yetkililere ulaşıyordu: keskin, rahatsız edici ve tanımlanamayan bir koku.
Kimisi 'yanık plastik' diye tarif etti, kimisi 'kimyasal bir karışım' dedi. Sosyal medya anında alevlendi – tabiri caizse dijital panik butonuna herkes aynı anda bastı.
Resmi Açıklama: Beklenmedik İtiraf
Ankara Valiliği ise bu gizemi çözmek için harekete geçti. Yaptıkları açıklamada şaşırtıcı bir detay paylaştılar: "Kokuya neden olan herhangi bir olumsuzluk tespit edilememiştir".
Peki ya sonra? İşte asıl ilginç kısım burası. Valilik, meteorolojik şartların özellikle akşam saatlerinde hava basıncı ve rüzgar yönündeki değişimlerin, şehrin sanayi bölgelerindeki kokuları taşımış olabileceğini belirtti. Yani, aslında olağan bir durumun sıra dışı bir kombinasyonuyla karşı karşıyaydık.
Paniğin Psikolojisi: Koku Bulaşmış Bir Akşam
İnsan doğası gereği bilinmeyenden korkar. Bir kişi kokuyu fark ettiğinde, etraftakiler de aynı şeyi hissettiklerini düşünmeye başlıyor – belki de toplu bir "koku illüzyonu" yaşandı. Uzmanlar buna 'kitlesel histeri' diyor, ama Ankara'lılar dün gece hislerinin peşinden gittiler.
Valilik açıklamasının ardından sosyal medyada tartışmalar dinmedi. Kimi vatandaşlar açıklamayı yeterli bulmazken, kimileri de "zaten her kış benzer bir durum yaşanıyor" diyerek tepki gösterdi.
Sonuç? Ankara'da dün gece yaşanan, hem resmi kurumların hızlı müdahalesini hem de toplumsal reflekslerimizi test eden ilginç bir olaydı. Bir dahaki sefere benzer bir koku hissederseniz, belki de önce pencerenize bakmalı, rüzgarın nereden estiğine dikkat etmelisiniz.