
İstanbul’un simgesi Boğaz, bugün tüyleri diken diken eden bir manzaraya sahne oldu. Haydarpaşa açıklarındaki bir gemi, adeta alev denizine dönmüştü. Gökyüzünü karartan o duman bulutu, kilometrelerce öteden bile görülüyordu – inanılır gibi değildi.
Olay, öğle saatlerinde, her şeyin sıradan aktığı bir vakitte patlak verdi. Gemi personelinden gelen ilk ihbar, ‘Elektrik panosunda bir tuhaflık var’ minvalindeydi. Ama o ‘tuhaflık’, belki de bir kıvılcım, dakikalar içinde kontrol edilemez bir kabusa dönüştü. Geminin sintine bölümünden yükselen alevler, hızla yayılmaya başladı.
Deniz ve Havadan Yoğun Müdahale
Olay yerine intikal eden İBB İtfaiyesi, adeta seferber oldu. Durumun vahametini anlamak bir saniyeler aldı. Hemen deniz hortumu araçları devreye girdi, tonlarca su alevlerin üzerine boşaltılmaya başlandı. Ama yangın öyle inatçıydı ki...
Yetmedi. Hava desteği şarttı. Orman İşletme Müdürlüğü’ne ait yangın söndürme helikopteri, göreve çağrıldı. Helikopter, Boğaz’ın mavi sularından aldığı suyu, alevlerin üzerine bırakarak adeta bir melek gibi çöktü. İnsan o anı izlerken, ‘Acaba yetişecekler mi?’ diye içinden geçirmeden edemiyordu.
“Can Kaybı Yok” Ama O Korku...
İtfaiye yetkililerinin kameralara yaptığı açıklama, herkesin içine bir su serpti: “Can kaybı ya da yaralanma yok.” Phew! İşin en can alıcı kısmı buydu zaten. Maddi hasar bir şekilde telafi edilir ama canın yerini hiçbir şey tutamaz. Mürettebat, yangına ilk müdahaleyi yapıp zamanında tahliye olmuştu – çok şükür.
Peki ya sonrası? Yangın, en nihayetinde kontrol altına alındı. O korkunç alevler, itfaiye ekiplerinin üstün çabası sayesinde söndürüldü. Geriye, dumanı tüten bir gemi ve olayı izleyenlerin içindeki o derin ‘ya tekrarlarsa?’ korkusu kaldı.
Ön incelemeler, yangının çıkış nedenini elektrik kontağına bağlıyor. Şimdi soru işaretleri başlıyor: Bu tür gemilerde yeterli önlem alınıyor mu? Denetimler yeterli mi? İstanbul Boğazı gibi hassas bir su yolu için riskler ne kadar minimize edilebiliyor? Cevap bekleyen onlarca soru...