
Gece yarısına doğru, Kartal'ın sessiz sokaklarını aniden çınlatan siren sesleri... Dudak uçuklatacak bir hızla olay yerine intikal eden itfaiye ekipleri, metruk binadan yükselen dumanları görünce adrenalinleri tavana vurdu. İşte o an, her saniyenin altın değerinde olduğu bir yarış başladı.
Olay, Kartal'da bir süredir kaderine terk edilmiş bir binada meydana geldi. Yangın, kimilerine göre elektrik kontağından, kimilerine göre ise bilinmeyen bir nedenden ötürü ansızın başladı. Alevler, binanın içindeki atık malzemeleri bir anda tutuşturdu ve durum ciddileşti.
Bölge sakinleri, dumanları görür görmez hemen itfaiyeye haber verdi. İtfaiye ekipleri, olay yerine varır varmaz hiç vakit kaybetmeden müdahaleye başladı. Su hortumları açıldı, alevlere direkt müdahale edildi ve yangın kısa sürede kontrol altına alındı. Neyse ki, olayda can kaybı ya da yaralanma olmadı.
Ancak bu tür olaylar, şehrin içindeki metruk yapıların ne denli büyük bir risk oluşturduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. İnsan ister istemez düşünmeden edemiyor: Bu terk edilmiş binalar, birer yangın bombasına dönüşmeden önce neden gereken önlemler alınmıyor?
İtfaiyenin hızlı müdahalesi takdire şayan olsa da, asıl sorunun kökenine inilmesi gerekiyor. Belediyelerin ve ilgili kurumların, metruk binaları düzenli olarak denetlemesi ve olası faciaların önüne geçmesi artık bir zorunluluk haline geldi. Aksi takdirde, bir sonraki yangında aynı şansı bulamayabiliriz.
Kartal'daki bu olay, aslında hepimize önemli bir uyarı niteliğinde. Şehir güvenliği söz konusu olduğunda, hiçbir detayın göz ardı edilmemesi gerektiğini hatırlatıyor. Umarım, yetkililer bu mesajı alır ve gerekli adımları atar.