
Siirt'in Kurtalan ilçesinde asırlardır ayakta duran Ulu Cami, adeta bir çığlık atıyor. Minareye dikkatlice baktığınızda, gözünüze çarpan o derin çatlaklar insanın içini ürpertiyor. Durum ciddi. Hem de çok ciddi.
Olay yerine giden yetkililerin yüz ifadelerinden bile anlaşılıyordu – bu, sıradan bir bakım işinin çok ötesinde bir aciliyet taşıyor. Minarenin gövdesinde oluşan çatlaklar, öyle gelip geçici hasarlara benzemiyor. Adeta yapının tarih boyunca yaşadığı depremleri, sert kışları ve yakıcı yaz güneşini içine hapsetmiş de, artık dayanamıyor gibi.
Jandarma Hemen Önlem Aldı!
Durumun vahameti anlaşılınca hemen harekete geçildi. Jandarma ekipleri, olası bir kaza yaşanmasın diye minarenin etrafını güvenlik şeridiyle çevreledi. Cami cemaati ise duaların gücüne sığınmış durumda. Yaşlı amcalardan gençlere kadar herkes aynı endişeyi taşıyor: "Bu tarihi mirası kaybetmeyelim."
Konuyla ilgili konuşan bir vakıf yetkilisi, sesindeki titremeyi gizleyemiyor: "Böyle bir mirası geleceğe taşımak en büyük sorumluluğumuz. Acilen teknik bir ekip gelip incelemeler yapacak. Restorasyon süreci en kısa zamanda başlayacak inşallah."
Peki Ya Sonra?
Aslında bu olay, sadece Kurtalan'ın değil, tüm ülkemizdeki tarihi yapıların genel bir sorununa parmak basıyor. İhmal, zamanın yıpratıcı etkisi ve doğa koşulları... Hepsi bir araya gelince ortaya böyle üzücü manzaralar çıkabiliyor.
Umarız ki yetkililer bu çağrıya kulak verir ve bu güzelim mabet, önümüzdeki yüzyıllara da sapasağlam bir şekilde ulaşır. Cami, sadece bir ibadethane değil; aynı zamanda ilçenin hafızası, kimliği ve ortak değeri. Kaybetmek istemeyiz, değil mi?