
Gökyüzüne doğru yükselen duman bulutları, İstanbul'un o her zamanki koşuşturmacasını bir anda donduracak türden bir manzara sunuyordu. Şehrin kalbindeydi her şey—tam da o beş katlı binanın tepesinde, çatı katında başlayan bir ateş felaketi.
Olay yerine ulaşan itfaiye ekipleri, adeta bir filmin aksiyon sahnesinden fırlamışçasına çalıştı. Su hortumlarıyla, merdivenlerle, her türlü ekipmanla yangının üzerine gittiler. Ve evet, müdahale o kadar hızlı oldu ki, yangın kısa sürede söndürüldü. Şans eseri, can kaybı ya da yaralanma olmadı. Ama o panik, o korku dolu anlar, orada bulunanların hafızasından kolay kolay silinmeyecek gibi.
Yangının nasıl çıktığına dair soru işaretleri hâlâ devam ediyor. Belki bir elektrik kontağı, belki dikkatsizce atılmış bir sigara izmariti… Kim bilir? Resmî açıklamalar bekleniyor, tabii. Ama şu bir gerçek: İtfaiyenin hızlı müdahalesi, büyük bir felaketi engellemiş oldu.
Bina sakinleri dışarıya tahliye edildi, heyecanla olup biteni izlediler. Kimi endişeli, kimi şaşkın… İnsanın aklına ister istemez geliyor: "Acaba bizim başımıza da gelebilir mi?" Yangın güvenliği, bir kez daha hatırlatmış oldu kendini.
Olay yerinde incelemeler devam ediyor. Yetkililer, yangının çıkış sebebini araştırıyor. Ama şimdilik söylenebilecek en önemli şey, herkesin sağ salim olması. İstanbul bir kez daha nefesini tuttu, sonra yavaşça normale dönmeye başladı.